⛄ Boşanma Sonrası Çocuğun Miras Hakkı

Genelkanı yalnızca erkeklerin nafaka ödeme yükümlülüğü olduğu yönündedir. Ancak boşanma davasında nafakayı taraflardan her ikisi de talep edebilmektedir. Fakat yoksulluk nafakası her iki taraf adına imkan tanısa da uygulamada yoksulluk nafakası yalnızca kadınlara ödenmektedir. Eşler eşittir, bu nedenle hakları da eşit BOŞANMA SONRASINDA NELER YAPMALI, NASIL DAVRANMALIYIZ? Sağlıkta ve hastalıkta, iyi günde ve kötü günde, sonsuza kadar diye imzalanan evlilik cüzdanları bazen hayal kırıklıkları ile sonuçlanabiliyor. Her birey nasıl ki parmak izi kadar birbirinden farklı ise, her bireyin boşanma hikayesi de bir diğerinden farklı. Belki 3 yıllık bir evlilik sonlandırılıyor, belki 15 Tedbirnafakasının geçici niteliktedir ve boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte tedbir nafakası da kendiliğinden sona erer. İştirak Nafakası : İştirak nafakası, boşanma davası ile birlikte velayeti kendisinde olmayan ebeveynin çocuğun giderleri için gerekli olan mali desteği sağlanması adına ödenen nafaka türüdür. Boşanmakararı sonrası dünyaya gelen çocuğun velayeti, boşanma esnasında mevcut çocukların velayet düzenine tabi olmamaktadır. Bu durumda velayet hakkının düzenlemesi için yeniden dava açılmalıdır. Sanığın boşanma sonrası velayet hakkı müşteki anneye verilen 14 yaşındaki kızı mağdure B.'ü annesinden izin alarak görüştükten sonra, annesinden habersiz yanında götürüp alıkoyduğu, eylemin bu hali ile 5237 sayılı TCK.nın 234/1. madde ve fıkrasında düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu BOŞANMA SEBEPLERİ Boşanmanın zor bir süreç olması taraflar açısından birçok hak kaybının yaşanmasına sebep olabilmektedir. Özellikle boşanmada kadının hakları bilinmediğinde mal paylaşımı, nafaka, tazminat ya da çocuğun velayeti gibi boşanmanın önemli sonuçlarında sorunlar yaşanabilmektedir. İddet müddeti kadınlar için boşanmadan sonrası için koyulmuş olan bir bekleme süreci olup halk arasında boşanma sonrası bekleme süresi olarak ta bilinmektedir. Bu süre genellikle boşanmadan sonraki üç yüz gün süreyi kapsamakta olup boşanmış kadının bu süre zarfı içinde hamile kalması durumunda babanın belirlenmesi l8VX. Eşimle boşandık. Çocuğumuz 3 yaşında ve velayeti annesinde. Eğer ansızın ölürsem, çocuğum 18 yaşına gelene kadar benden kalacak mal, para gibi varlıkların korunması, gerektiği kadar harcanması gibi hususlar hakim veya başka bir merciinin tasarrufuna bırakılabilir mi? ***Hukukçu olarak yıllardır hatırlattığım bir husus var. Evlenmek ne kadar medeni bir ilişki ise boşanmak da o kadar medeni bir ilişkidir. Eşler boşanır, iki taraf da kendine yeni bir hayat kurar ama bir müşterek çocuk var ise ayrılığın bütün yükünü bu çocuk çeker. Ne yazık ki bu böyle olmuştur ve evet ne yazık ki boşanan ana-baba, çocuğun dünyasını düşünmeden bu çocuğu karşı tarafa karşı silah olarak kullanmaktadır. Toplumumuzda çocuğa düşkünlük vardır ama boşanmada bu husus göz ardı edilmektedir. Yasalarımızda çocuğun ve çocuk mallarının korunması için hükümler mevcuttur. Genel kural şudur; ana-baba velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler. Ancak ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hakim müdahale eder. ***Peki okuyucumun düşündüğü tedbir söz konusu olur mu? Yasada bulunduğu halde pek tatbik edilmeyen bir yasa maddesinden söz edeyim, ondan sonra neticeye geleyim. Yasa maddesi şunu söylüyor “Evlilik sona erince velayet kendisinde kalan eş, hakime çocuğun mal varlığının dökümünü gösteren bir defter vermek ve bu mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen önemli değişiklikleri bildirmek zorundadır.” Bu madde okuyucumu tatmin etmiyor ise bir başka önlemden söz edip okuyucumun sorusunun yanıtını tamamlayayım. Ölüme bağlı tasarruf yolu ile çocuğun saklı payı, ana ve babanın yönetimi dışında bırakılabilir. Miras bırakan, yönetimi bir üçüncü kişiye bırakmışsa tasarrufunda bu kişinin belirli zamanlarda sulh hakimine hesap vermesini öngörebilir. Yani ölümünden sonrasını garantiye almak isteyen okuyucumun başvuracağı yol budur. HAKKIMDA SON YAZILARIM Avukat Yasin GİRGİN, 1977 Ankara doğumludur. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş ve sonrasında 2 yıl boyunca Özel Hukuk Master programına devam yılları arasında yaptığı hakimlik dönemi dışında 13 Kasım 2000'den bu yana serbest avukatlık faaliyetini icra kitabı ve çok sayıda makalesi bulunan GİRGİN'in 120 köşe yazısı Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır. GİRGİN, halen okur sorularını cevapladığı köşe yazılarını kaleme 483 9313 numaralı telefonumuzdan bize ulaşabilirsiniz. Yasin bey merhaba. Öncelikle sitenizdeki bütün yazıları okudum. Gerçekten çok güzel, çok açıklayıcı ve çok yol gösterici. Sizin gibi avukatlar olduğunu görmek inanın beni mutlu etti. Sizi herkese tavsiye ediyorum. Bir problemim var, yardımcı olabilir misiniz? İkinci evliliğimiz, eşimin ilk eşinden iki çocuğu var. Borç içindeydi, yıllardır çalıştık. Benim kazancım eşimin kazancından daha yüksekti. Daha kurumsal yerlerde çalıştım. Hemen hemen bütün krediler benim maaş hesabımdan yattı. Tapu da araba da benim üzerime 12 yaşında ortak bir kızımız var. Malları onun üzerine bırakmak istiyorum. Ayrıca eşimin ilk evliliğinden olan çocuklar ailecek kanunsuz işlerden dolayı kaçak durumdalar. Bu konularla ileride karşı karşıya gelmek istemiyorum, bu konuda eşimle hemfikiriz. Bunun bir çaresi var mı? Hülya / Antalya Mirasçılara mal kalmaması için ne yapılmalı? Hülya hanım, Eşler, evlilik birliği içerisinde, edinilmiş mal rejimi nedeniyle, elde edilen mal varlığının değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Bu hak mirasçılara da geçer. Eğer eşiniz, sizden sonra vefat ederse, sizin üzerinize olan malvarlığı değerinin yarısı ile, miras kanunu nedeniyle ayrıca kalanın 1/4’ü tüm mirasçılarına, yani varsayıma göre, 3 çocuğuna geçecektir. Bu konuda bir sözleşme yaparak mal varlığının müşterek kızınıza kalmasını şimdiden sağlayabilirsiniz. HAKKIMDA SON YAZILARIM Avukat Yasin GİRGİN, 1977 Ankara doğumludur. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş ve sonrasında 2 yıl boyunca Özel Hukuk Master programına devam yılları arasında yaptığı hakimlik dönemi dışında 13 Kasım 2000'den bu yana serbest avukatlık faaliyetini icra kitabı ve çok sayıda makalesi bulunan GİRGİN'in 120 köşe yazısı Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır. GİRGİN, halen okur sorularını cevapladığı köşe yazılarını kaleme 483 9313 numaralı telefonumuzdan bize ulaşabilirsiniz. Anayasa Mahkemesi’nin, çocuğun soyadının babadan geçeceğini düzenleyen 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 4. maddesini iptal etmesinden sonra* yargı mercilerinden de yeni düzenleme doğrultusunda kararlar gelmeye başladı. Daha önce eylül ayı içinde 2012 Ankara 11. Aile Mahkemesi, boşanma kararı ile velayet kendisine bırakılmış annenin açtığı davayı kabul etmiş ve çocukların, annenin soyadını kullanmalarına karar vermişti. Bugünkü Hürriyet Gazetesi’nde yer alan bir habere göre de Bakırköy 3. Aile Mahkemesi benzer taleple açılan davayı kabul etmiş, kararı verirken hakim, “Anayasa Mahkemesi, 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 4’üncü maddesinin 2’nci fıkrasını iptal etmiştir. Bu durumda çocuğun velayeti anneye verilmiş ise de annenin çocuğun soyadını belirleme hakkı olacaktır. Kaldı ki küçüklerin babasının boşanma kararı verilmeden önceki tarihlerden beri son 3-4 yıldır hiçbir ihtiyaçlarını karşılamadığı hatta çocuklarını görmeye dahi gelmediği de tanık beyanları ile sabittir. Bu nedenle soyadı değiştirme talebi yönünden de davacının talebinin haklı ve yerinde olduğu kanısına varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde bir ifade de bulunmuş. Boşanma davasında verilen kararla birlikte mahkeme, tarafların müşterek çocuklarının velayetinin kime bırakılacağına da karar verir. Velayet ise çocuğun bakım ve eğitiminin sorumluluğunun hangi eşte olacağını tanımlar. Velayet kendisinde olan eş, çocuğu okula yazdırır, tüm bakımını sağlar, geleneklerimize göre çocuk ergin olana hatta daha sonrasında da bu eş ile birlikte yaşar. Bu süreç içerisinde boşanan kadının soyadı değişiyor ancak çocuk babanın soyadını taşımaya devam ediyordu. İşte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, velayet kendisine bırakılan annelerin, çocuğa soyadını vermek konusundaki taleplerini kabul ediyor ve ülkemizi bu düzenlemelerin değişmesi konusunda zorluyordu. Sonuçta Anayasa Mahkemesi de AİHM’nin bu kararları doğrultusunda 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun ilgili hükmünü iptal ederek velayet kendisine bırakılan annenin soyadını çocuğa verebilmesinin önünü açmış oldu. Soyadı, isim ile birlikte kişiliğin ayrılmaz bir parçası. Ad ve soyad, bir insanın ne olduğunu, kim olduğunu tam olarak ifade ediyor ki, insanlar bu kişiliklerinden kurtulmak için lakap, mahlas, nickname kullanarak kendilerini soyutlamaya çalışıyorlar. Gerçek olmayan isimlerle şiirler, kitaplar yazıyorlar. Ancak, isimleri, soyadları değişmez kabul etmenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Kişiliğine zarar veren, ona hayatı zorlaştıran isim ve soyadından kurtulabilmek mümkün olabilmeli elbette. Bununla birlikte, örneğin beş yaşındaki bir çocuğun soyadı anne babaları boşandı diye değiştirilebilir mi? Günümüzde her şeyimiz hercai. Üzerinde fazla düşünmeden kanunlar yapıyoruz, bu kanunlara göre mahkeme kararları veriyoruz, aradan 5-10 yıl geçince gördüğümüz mağduriyetler üzerine kanunu değiştiriyoruz, gelen eleştirilere göre yeniden düzenleme yapıyoruz, hiç bir zaman yaptığımız düzeltmeler yeterli gelmiyor, bunu zamanın ve şartların değişmesine bağlıyoruz ve yeniden yeniden düzeltmeler yapıyoruz. Soyadı konusunda da çok olumlu bir değişiklik yapıldığını düşünmüyorum. Bir erkek bir kadınla tanışıyor, evleniyor, kadının soyadı değişiyor erkeğin soyadını taşımaya başlıyor. Çocukları oluyor, çocuklara bir isim koyuyorlar, çocukların soyadı babanın soyadı oluyor. Sonra anlaşamıyor ve boşanıyorlar. Kadının soyadı tekrar değişiyor, çocuklarınki değişmiyor. Bir daha dava açıyor ve çocuklara kendi soyadını vermek istiyor. Yukarıda belirttiğim son habere göre Bakırköy Aile Mahkemesi, davayı kabul ederken “babanın 3-4 yıldır çocukları görmediği” diyerek vicdanları rahatlatmaya çalışmış. Peki ama baba çocukları görüyor olsa idi sonuç değişmeli miydi, ya da çocuklara “soyadınızı değiştiriyoruz ne diyorsunuz” diye soruldu mu, yoksa sadece annenin talebi ve davaya cevap bile vermeyen babanın olmayan itirazına göre mi karar verildi? Çocuklar kaç yaşındaydı 3 mü 5 mi 15 mi? Benim, beş yaşında bir kızım var. Kızım sanırım – 3 yaşından bu yana kendisini “Asya GİRGİN” olarak tanıyor ve tanıtıyor. Kreşteki, ana sınıfındaki, apartmandaki arkadaşları onu bu şekilde tanıyor. Bugüne kadar onlarca yere bu şekilde kaydı yapıldı. Kim olursa olsun, bir insanın diğer bir insanın kişiliğine dahil bir konuda tek başına söz sahibi olabilmesini doğru bulmuyorum. Bu ana da olabilir, baba da. Sırf velayet kendisine bırakıldı diye anne, çocuğunun kişiliğinin önemli bir kısmını nasıl değiştirme hakkına sahip olabilir? Kaldı ki, velayet hükmü kesin hüküm değildir, şartların değişmesi durumunda yeniden ele alınabilir, velayet değiştirilebilir ve hatta tamamen kaldırılabilir. Velayetin değiştirilmesi durumunda ne olacak? Velayeti geri alan baba tekrar dava açıp “artık velayet bende olduğuna göre çocuk da benim soyadımı taşımalı” diyecek? Çocuğun soyadı tekrar mı değişecek? Peki, çocuğun soyadını alabilmesi için Soyadı Kanunu’nu iptal eden Anayasa Mahkemesi, evlenen kadının soyadının değişmemesi, kadının evlendikten sonra kendi soyadını tek başına kullanabilmesinin yolunu neden açmıyor, AİHM’nin bu konuda vermiş olduğu kararları neden gözardı ediyor? Kadın tekrar evlenirse ne olacak? Kadının soyadı yeniden değişecek, çocuğun soyadı kadının önceki soyadı olarak kalmaya devam edecek. Soyadı bu kadar mühimse ne anneyle ne fizyolojik babasıyla bir bağı kalmamış olacak. Dünya, babaya çocuğunu satma hatta öldürme hakkını tanıyan Roma Hukuku’ndan sonra çok uzun yol aldı. Anne karnında 10 haftayı doldurmuş ceninin dahi yaşamaya hakkı olduğu artık tartışmasız kabul ediliyor. Netice itibariyle, bir çocuğun soyadını seçme ve değiştirme hakkının sadece o çocuğa ait olduğunu düşünüyorum. Çocuk akıl baliğ oluncaya kadar doğumdan itibaren kullandığı ismi ve soyadını kullansın ama bunların kendisine zarar verdiğini düşünüyorsa, sonuçlarını da kendisi düşünerek, kendisi katlanarak, dava açmadan sadece bir dilekçe ile istediği değişikliği yapabilsin diyorum. * bkn 27 Temmuz 2012 Tarihli “Çocuğun Soyadı Konusunda Yeni Gelişmeler” başlıklı yazım Ekleme 2012 yılında yazmış olduğum bu yazıdan yaklaşık 3 yıl kadar sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu*, benim yazımda belirttiğim görüşlere paralel şekilde karar vererek çocuğun soyadının sırf velayetin anneye bırakılmış olması nedeniyle değiştirilemeyeceğine karar vermiştir. Adalet ülkemizde yavaş ilerliyor, ama en azından ilerliyor. *YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/18-1755 “Bilindiği üzere, velayet hakkı anne ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani on sekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Velayet hakkı kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacak ise baba da bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulama ise nüfus kütüklerindeki kaydın güvenilirliği ve istikrarı zedeleyeceği gibi asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Kaldı ki, ana babanın evlilik birliği içinde birlikte verecekleri bir karar ile bile çocuğun soyadını değiştirmeleri mümkün olmadığından, eşitlik ilkesinin ihlal edildiğinden bahsedilemez. O halde Hukuk Genel Kurulunun gün ve 2013/18-464 E. 2013/1698 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere, bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde annesi ile babasının evli olup olmadığına bakmak gerekir. Doğum gününde anne ve baba evli ise çocuk babanın, diğer bir anlatımla ailenin soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına vesair nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanunu’nun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak çocuk, ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir.” İçindekiler1 Ayrı Yaşama Hakkı2 Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı3 Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Hakkı4 Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı5 Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı6 Kadın İçin Tedbir Nafakası Hakkı7 Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı8 İştirak Nafakası Hakkı9 Yoksulluk Nafakası Hakkı10 Kadının Velayet Hakkı11 Kadının Maddi Tazminat Hakkı12 Kadın Eşin Manevi Tazminat Hakkı 13 Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı14 Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar15 Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı16 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı17 Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı18 Kadının Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı19 Kadınlar Haklarını Nasıl Koruyabilir? Boşanma davası aşamasında müvekkillerimizin hemen hemen hepsinde geleceğe yönelik kaygılar görmekteyiz. Sonuçta kimse boşanmak için evlenmemiştir ve evlenirken de boşanma ihtimalini düşünmemiştir. Ancak söz konusu müvekkiller kadın olunca durum daha da kırılgan ve girift bir hale gelmektedir. Ülkemizin sosyal, kültürel ve ekonomik durumu nazara alındığında kadın eş, boşanma öncesinde haklı olarak kaygılar ve belirsizlikler yaşamaktadır. Çünkü çoğu kadın henüz ekonomik özgürlüğüne sahip olmadığı gibi sadece kendisi için değil çocuğu için de bir gelecek endişesi taşımaktadır. Bu durum özellikle eşi kocası dışında bir ekonomik kaynağı bulunmayan kadınlar için daha da zor bir dönem olmaktadır. Özellikle ekonomik geleceği açısından kaygılar yaşan kadın müvekkillerimiz, haklı olarak paniklemekte ve boşanma öncesinde sahip oldukları hakları sormaktadırlar. Şunu öncelikle ifade etmek isteriz ki; Aile Hukukuna ilişkin mevzuatımız incelendiğinde hemen hemen her konuda kadını ve çocuğu koruyucu hükümlerin mevcut olduğunu rahat bir şekilde ifade edebiliriz. Şimdi gelin hep beraber boşanma sürecinde kadının sahip olduğu hakları ve neleri talep edebileceğini inceleyelim. Ayrı Yaşama Hakkı Eşler evli oldukları süre içerisinde kural olarak birlikte yaşamak zorundadırlar. Bunun için ortak konut belirler ve rızaya dayalı ayrı yaşamalar iş gereği, çalışma koşulları gereği, tatil vs. gibi hariç birlikte yaşamak ve evlilik birliğinin yükümlülüğünü birlikte üstlenmek durumdadırlar. Eşlerden birisinin bu yükümlülüklerini yerine getirmemek adına müşterek haneden ayrılması ve yasada öngörülen süre 6 ay ve usuli koşullarının terk ihtarı yerine gelmesi halinde, diğer eşin Terk Nedeniyle Boşanma Davası Açma hakkı vardır. İşte boşanma davası açılması halinde eşlere tanınan en önemli haklardan bir tanesi “Ayrı Yaşama Hakkı”dır. Boşanma davasının açılması halinde kadın artık ayrı yaşama hakkına sahip olacaktır. Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı Ayrı yaşama hakkına sahip kadına bazen kin ve intikam duygularıyla bazen de boşanma sürecinde yıpratmak kastıyla ortak konutu terketmeye zorlayıcı eylemler olabilmektedir. Örneğin iki çocuğuyla birlikte kadının evden çıkmasını, babaevine gönderme şeklinde bir çaba görülebilmektedir. İşte konusunda uzman bir boşanma avukatı yardımıyla boşanma davası ile birlikte ortak konutun kadın ve çocuklara özgülenmesini talep etme imkanı bulunmaktadır. Bu şekilde yaşanılan evde kadın ve çocuklar kalmaya devam edebilecek, erkek eş tarafından ortak konuttan uzaklaştırma önlenecektir. Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Hakkı Eşler boşanma sürecinde bazen akıl almaz işler yapabilmektedirler. Boşanma avukatı olarak bir çok olaya şahit olmuşuzdur. Bazen çocuğun anne yanında kalması yaşamsal nitelikte bir zorunluluktur. örneğin henüz bir kaç aylık olan emzirme dönemindeki çocuklar gibi. İşte bu yaşamsal zorunluluğa rağmen müşterek çocuk baba tarafından alıkonulmakta ya da başka bir yere götürülmek suretiyle anne ile irtibatı kesilmektedir. Keza yine henüz anne bakımına ve şefkatine muhtaç durumunda bulunan çocukların annelerinden alıkonulması halinde çocuklar için telafisi imkansız zararlar ortaya çıkabilmektedir. İşte bu gibi durumlarda kadın açmış olduğu boşanma davasında “Çocuğun Kendisine Teslim Edilmesini” talep etme hakkına sahiptir. Boşanma avukatınız olsun olmasın mutlaka böylesi bir durumda boşanma dilekçesinde bu husus vurgulanmalı ve her şeyden önce bu konuda bir karar verilmesi mahkemeden istenilmelidir. Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı Boşanma davasının açılması halinde eşler ayrı yaşama hakkına sahip olacaklardır. Peki böylesi bir durumda çocuk dava süresince hangi eşin yanında kalacaktır? İşte bu sorunun çözümü “Tedbiren Velayet” kurumu ile çözülmeye çalışılır. Dava süresince çocuğun hangi eş yanında kalacağı ve himaye edileceği hususunda mahkemece verilen karara “Tedbiren Velayet” ya da “Çocuk İçin Geçici Himaye Tedbiri” denilmektedir. Boşanma davasında kadının en temel haklarından bir tanesi dava süresince “Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı” dır. Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı Eğer çocuğun velayeti gerek dava süresince tedbiren gerek davası sonrasında hükmen babaya verilmiş ise, kadın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı, velayet hakkı kendisine verilmeyen eşe tanınan bir haktır. Bu şekilde çocuklarını görebilmek, çocuğuyla zaman geçirmek, etkileşimde bulunmak hakkı tanınmaktadır. Ancak bu eşler için olduğu kadar çocuk için de bir haktır. Çocukla kişisel ilişki tarih ve şekli hakim tarafından belirlenir. Kadın İçin Tedbir Nafakası Hakkı Boşanma davası açılması halinde kadının en önemli haklarından bir tanesi “Kadın İçin Tedbir Nafakası“dır. Boşanma davasının açılması halinde kadın, barınması ve geçinmesi için diğer eşten kendisine nafaka verilmesini mahkemeden talep edebilir. Burada dikkat edilecek husus kadının tedbir nafakasına ihtiyacı olmasıdır. Kadının ekonomik yönden hiçbir gelirinin olmaması gerekmez. Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı Eğer müşterek yani boşandığınız eşiniz ile ortak bir çocuğunuz var ise, çocuğun velayetinin davanın devamı boyunca sizde olmasını istiyorsanız; çocuk için tedbir nafakası talep edebilirsiniz. Velayet kendisine verilmeyen eş tarafından davanın devamı süresince çocuğun barınması ve geçinmesi için ödemek zorunda kaldığı nafaka türüne “Çocuk İçin Tedbir Nafakası” denilmektedir. Aslında sizin bu konuda bir talepte bulunmanıza gerek dahi yok. Yani mahkeme hakimi müşterek çocuğun velayetinin dava süresince tedbiren size vermiş ise, müşterek çocuk için tedbir nafakası belirlemek ve karşı tarafı buna ödemekle yükümlü tutması gerekmektedir. Çünkü bu kanunun emredici bir hükmüdür. Ancak yine de; çocuğun velayetini isteyen kadının, nafaka miktarını da belirtmek suretiyle, dava süresince çocuk için tedbir nafakası talep edebileceğini belirtelim. İştirak Nafakası Hakkı İştirak nafakası, boşanma kararı kesinleştikten sonra ve çocuk ergin oluncaya kadar ödenmesi gereken bir nafaka türüdür. İştirak nafakasını velayet kendisine verilmeyen eş ödemek zorundadır. Yine kanunun emredici hükmü gereği, iştirak nafakasını hakim kendiliğinden incelemeli ve karara bağlamalıdır. Yine burada da, çocuk için istenilen iştirak nafakası miktarı belirtilmek suretiyle çocuğun velayetiyle birlikte iştirak nafakası talep edilmelidir. Yoksulluk Nafakası Hakkı Boşanma davasında kadının belki de en önemli haklarından bir tanesi de; yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk nafakası boşanma ile yoksulluğa düşmesi muhtemel olan eşe, diğer eş tarafından ödenmesi gereken, hakim tarafından belirlenen parasal katkıdır. Yoksulluk nafakası alabilmek için kadının boşanma dilekçesinde mutlaka miktarı belirtmek suretiyle talebinin bulunması gerekmektedir. Yoksulluk nafakası konusunda kapsamlı yazımıza linkinden ulaşabilirsiniz. Kadının Velayet Hakkı Söz konusu kadınlar olunca boşanma süresince en çok endişelendikleri husus çocuğun velayetinin kime verileceği sorunudur. Dolayısıyla kadının boşanma sürecinde talep hakkı olduğu hususu konulardan bir tanesi de çocuğun velayetidir. Genel olarak çocuğun velayeti konusunda akla gelen ilk aday kadın eş olsa da, velayet hususunda bir çok kriter bulunmaktadır. Örneğin çocuğun yaşı, çocuğun eğitim durumu, sağlık durumu gibi özellikler yanında çocuğun kimin yanında kalmak istediği ve çocuğun üstün yararı ilkeleri velayetin kime verileceği konusunda temel ve belirleyici kriterlerdir. Özellikle ekonomik gücü olmayan kadın müvekkillerimizden sıklıkla “kocam çok zengindir” ya da “kocam çok güçlüdür” şeklindeki velayet konusundaki endişelerini görmekteyiz. Ancak hemen burada şunu belirtmek gerekir ki, ekonomik güç yada zenginlik velayet konusunda belirleyici bir kriter değildir. Boşanma Avukatınız sizi velayet konusunda bilgilendirecektir. Kadının Maddi Tazminat Hakkı Boşanma Davasında kadının, diğer eşin kusurlu eylemleri nedeniyle Maddi Tazminat Talep Edebilme hakkı bulunmaktadır. Maddi tazminat isteyebilmek için, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda az kusurlu ya da kusursuz olması gerekmektedir. Kadın Eşin Manevi Tazminat Hakkı Boşanmaya sebebiyet veren olaylar çoğu zaman diğer eşin kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. İşte boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusursuz ya da az kusurlu olan kadın, diğer eşten manevi tazminat isteyebilecektir. Bunun için boşanma dilekçesinde istediği tazminat miktarını belirtmek suretiyle manevi tazminat talep etmelidir. Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı Ziynet eşyası alacağı, esasen boşanma davasının fer’isi niteliğinde değildir. Ancak boşanma davası ile birlikte açılması mümkündür. Ancak bunun için boşanma davasına ilişkin harçlardan ayrı olmak üzere talep ettiği ziynet eşyasına ilişkin nisbi nitelikli harcı ödemek zorundadır. Düğünde takılan ziynet eşyalarını, bunların kendisinden alındığını ispatlayan kadın ziynet eşyasını aynen yada bedelini talep edebilir. Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar Eşlerin evlilik süresi içerisinde edinmiş oldukları taşınır ya da taşınmaz mallar boşanma davası sonrasında mal rejiminin tasfiyesine konu olacak ve buna ilişkin hak ve alacaklar ayrı bir dava konusu olacaktır. Bir başka deyişle boşanma davası ile mal rejiminden kaynaklı hak ve alacaklara ilişkin davalar aynı davada görülemez. Boşanma davasının sonuçlanması ve boşanma kararının kesinleşmesi gerekir. Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı Boşanma aşamasında bazen kötü niyetli eylemler olabilmektedir. Örneğin eşlerden biri adına kayıtlı bulunan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaz boşanmanın mali sonuçlarından kurtulma amacıyla, olası bir icra takibini sonuçsuz bırakma kastıyla başkasına devredilebilmektedir. İşte kadının, kocası adına kayıtlı bulunan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaza Aile Konutu Şerhi konulmasını talep etme hakkı bulunmaktadır. 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı Boşanma sürecinde kadınlara yönelik şiddet olaylarını medyadan veya bizatihi öğrenmekteyiz. Boşanma sürecinde kadına veya çocuklara yönelik bir şiddet eylemi olması halinde fiziksel şiddet, tehdit, hakaret, mala zarar verme, rahatsızlık verme vs. kadın 6284 Sayılı Kanun gereğince koruyucu tedbirlerin alınmasını talep edebilecektir. Mahkemece verilecek koruyucu tedbir kararları sayesinde erkek eşten gelecek her türlü fiziksel, psikolojik, sosyal, duygusal vs. şiddet türleri önlenebilecektir. Boşanma avukatınıza bu konudaki çekincelerinizi ve olasılıkları anlatmanız halinde size uygun koruma tedbirlerinin uygulanması için gerekli işlemleri gerçekleştirecektir. Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı Ülkemizde çoğu kadının belki de boşanma davası açmamasının temelinde ekonomik zorluklar yer almaktadır. Gerek dava masraflarını gerekse boşanma avukatı ücreti karşılayamayacak durumda bulunan kadın, bulunduğu il Barosuna müracaat ederek kendisine Adli Yardım kapsamında ücretsiz bir avukat görevlendirilmesini ve bu görevlendirilen avukat aracılığıyla boşanma davasının açılmasını isteme hakkına sahiptir. Kadının Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı Tarafların evlenirken konuta getirdiği çeyiz eşyalarını aynen iadesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Yine kadının kendisine ait, yani maliki olduğu eşyaları da isteme hakkı bulunmaktadır. Uygulamada Eşya Alacağı davası şeklinde görülen bu dava ile kadının eşyalarına kavuşması mümkün olabilecektir. Kadınlar Haklarını Nasıl Koruyabilir? Haklarınızı koruyabilmek ve kullanabilmenin ilk koşulu, haklarınızın neler olduğunu bilmektir. Bu yazımızda bir nebze yardımcı olmaya çalıştık. Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki, haklarınız sadece bu sayılanlar ile de sınırlı değildir. Boşanma sürecinde kadının haklarını kullanabilmesi ve koruyabilmesi için mutlaka konusunda uzman bir boşanma avukatından hukuki yardım alması gerekmektedir. Bunu ısrarla ve altını çizerek yinelemekte fayda görüyoruz “Sağlıklı bir yargılama, Avukatsız olamaz!” Eğer ekonomik gücünüz yok ise Barodan ücretsiz avukat görevlendirilmesini isteyiniz, maddi olanaklarınız mevcut ise iyi bir boşanma avukatının hukuki yardımından yararlanın. Aksi takdirde hayatınız boyunca peşinizi bırakmayacak mağduriyetlere maruz kalabilirsiniz. Boşanma sürecindeki haklarınızı tam anlamıyla öğrenmek ve online hukuki danışmanlık almak için bize ulaşabilirsiniz. Boşanan Kadının Hakları BOŞANMA DAVASINDA KADININ HAKLARI NELERDİR? Boşanan Kadının Hakları Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Boşanan Kadının Hakları Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Boşanan Kadının Hakları Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Boşanan Kadının Hakları Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Kadın İçin Tedbir Nafakası Çocuk İçin Tedbir Nafakası Boşanan Kadının Hakları İştirak Nafakası Yoksulluk Nafakası Kadının Velayet Kadının Maddi Tazminat Kadın Eşin Manevi Tazminat Hakkı Ziynet Eşyası Alacağı Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Kadının Kendi Eşyalarını Talep Etme Kadınlar Haklarını Nasıl Koruyabilir?1 İlgili BOŞANMA DAVASINDA KADININ HAKLARI NELERDİR? Boşanma davası, boşanmak isteyen eşin açtığı davadır. Boşanma davası, anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Boşanma davalarında boşanan kadının en çok merak ettiği sorulardan biri de “ boşanan kadının hakları nelerdir “ sorusudur. İstanbul Boşanma Avukatı olarak bu yazımızda boşanma davasında kadının haklarının neler olduğunu açıklayacağız. Boşanma davası eşler arasında anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere 2 şekilde karşımıza çıkmaktadır. Eğer tarafların ayrılmaya yönelik ortak bir iradesi söz konusuysa ve evli kaldıkları süre 1 yılı geçtiyse anlaşmalı olarak boşanabilirler. Eşlerin ortak iradelerini içeren bir protokol imzalanır ve hızlı bir şekilde boşanma gerçekleşir. Eşler boşanma ve sonuçları konusunda anlaşamadıkları takdirde çekişmeli boşanma davası açılacaktır. Boşanma davasının konusu ve tarafların ileriye sürdükleri deliller çerçevesinde 6 ay ile 3 yıl arasında sürmektedir. Boşanma davası aşamasında müvekkillerimizin hemen hemen hepsinde geleceğe yönelik kaygılar görmekteyiz. Sonuçta kimse boşanmak için evlenmemiştir ve evlenirken de boşanma ihtimalini düşünmemiştir. Ancak söz konusu müvekkiller kadın olunca durum daha da kırılgan ve girift bir hale gelmektedir. Ülkemizin sosyal, kültürel ve ekonomik durumu nazara alındığında kadın eş, boşanma öncesinde haklı olarak kaygılar ve belirsizlikler yaşamaktadır. Çünkü çoğu kadın henüz ekonomik özgürlüğüne sahip olmadığı gibi sadece kendisi için değil çocuğu için de bir gelecek endişesi durum özellikle eşi kocası dışında bir ekonomik kaynağı bulunmayan kadınlar için daha da zor bir dönem olmaktadır. Özellikle ekonomik geleceği açısından kaygılar yaşan kadın müvekkillerimiz, haklı olarak paniklemekte ve boşanma öncesinde sahip oldukları hakları sormaktadırlar. Şunu öncelikle ifade etmek isteriz ki; Aile Hukukuna ilişkin mevzuatımız incelendiğinde hemen hemen her konuda kadını ve çocuğu koruyucu hükümlerin mevcut olduğunu rahat bir şekilde ifade edebiliriz. Boşanan Kadının Hakları Şimdi gelin hep beraber boşanma sürecinde kadının sahip olduğu hakları ve neleri talep edebileceğini inceleyelim. Ayrı Yaşama Hakkı, Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı, Kadın İçin Tedbir Nafakası Hakkı, Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı, Kadın Eşin Manevi Tazminat Hakkı, Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı, Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar, Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı, 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı, İştirak Nafakası Hakkı, Yoksulluk Nafakası Hakkı, Kadının Velayet Hakkı, Kadının Maddi Tazminat Hakkı, Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı, Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı, Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Hakkı, Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı, Kadının Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı, Boşanan Kadının Hakları Ayrı Yaşama Hakkı Eşler evli oldukları süre içerisinde kural olarak birlikte yaşamak zorundadırlar. Bunun için ortak konut belirler ve rızaya dayalı ayrı yaşamalar iş gereği, çalışma koşulları gereği, tatil vs. gibi hariç birlikte yaşamak ve evlilik birliğinin yükümlülüğünü birlikte üstlenmek durumdadırlar. Eşlerden birisinin bu yükümlülüklerini yerine getirmemek adına müşterek haneden ayrılması ve yasada öngörülen süre 6 ay ve usuli koşullarının terk ihtarı yerine gelmesi halinde, diğer eşin Terk Nedeniyle Boşanma Davası Açma hakkı vardır. İşte boşanma davası açılması halinde eşlere tanınan en önemli haklardan bir tanesi “Ayrı Yaşama Hakkı”dır. Boşanma davasının açılması halinde kadın artık ayrı yaşama hakkına sahip olacaktır. Boşanan Kadının Hakları Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı Ayrı yaşama hakkına sahip kadına bazen kin ve intikam duygularıyla bazen de boşanma sürecinde yıpratmak kastıyla ortak konutu terk etmeye zorlayıcı eylemler olabilmektedir. Örneğin iki çocuğuyla birlikte kadının evden çıkmasını, babaevine gönderme şeklinde bir çaba görülebilmektedir. İşte konusunda uzman bir boşanma avukatı yardımıyla boşanma davası ile birlikte ortak konutun kadın ve çocuklara özgülenmesini talep etme imkanı bulunmaktadır. Bu şekilde yaşanılan evde kadın ve çocuklar kalmaya devam edebilecek, erkek eş tarafından ortak konuttan uzaklaştırma önlenecektir. Boşanan Kadının Hakları Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Hakkı Eşler boşanma sürecinde bazen akıl almaz işler yapabilmektedirler. Boşanma avukatı olarak bir çok olaya şahit olmuşuzdur. Bazen çocuğun anne yanında kalması yaşamsal nitelikte bir zorunluluktur. örneğin henüz bir kaç aylık olan emzirme dönemindeki çocuklar gibi. İşte bu yaşamsal zorunluluğa rağmen müşterek çocuk baba tarafından alıkonulmakta ya da başka bir yere götürülmek suretiyle anne ile irtibatı kesilmektedir. Keza yine henüz anne bakımına ve şefkatine muhtaç durumunda bulunan çocukların annelerinden alıkonulması halinde çocuklar için telafisi imkansız zararlar ortaya çıkabilmektedir. İşte bu gibi durumlarda kadın açmış olduğu boşanma davasında “Çocuğun Kendisine Teslim Edilmesini” talep etme hakkına sahiptir. Boşanma avukatınız olsun olmasın mutlaka böylesi bir durumda boşanma dilekçesinde bu husus vurgulanmalı ve her şeyden önce bu konuda bir karar verilmesi mahkemeden istenilmelidir. Boşanan Kadının Hakları Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı Boşanma davasının açılması halinde eşler ayrı yaşama hakkına sahip olacaklardır. Peki böylesi bir durumda çocuk dava süresince hangi eşin yanında kalacaktır? İşte bu sorunun çözümü “Tedbiren Velayet” kurumu ile çözülmeye çalışılır. Dava süresince çocuğun hangi eş yanında kalacağı ve himaye edileceği hususunda mahkemece verilen karara “Tedbiren Velayet” ya da “Çocuk İçin Geçici Himaye Tedbiri” denilmektedir. Boşanma davasında kadının en temel haklarından bir tanesi dava süresince “Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı” dır. Boşanan Kadının Hakları Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı Eğer çocuğun velayeti gerek dava süresince tedbiren gerek davası sonrasında hükmen babaya verilmiş ise, kadın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı, velayet hakkı kendisine verilmeyen eşe tanınan bir haktır. Bu şekilde çocuklarını görebilmek, çocuğuyla zaman geçirmek, etkileşimde bulunmak hakkı tanınmaktadır. Ancak bu eşler için olduğu kadar çocuk için de bir haktır. Çocukla kişisel ilişki tarih ve şekli hakim tarafından belirlenir. Kadın İçin Tedbir Nafakası Hakkı Boşanma davası açılması halinde kadının en önemli haklarından bir tanesi “Kadın İçin Tedbir Nafakası“dır. Boşanma davasının açılması halinde kadın, barınması ve geçinmesi için diğer eşten kendisine nafaka verilmesini mahkemeden talep edebilir. Burada dikkat edilecek husus kadının tedbir nafakasına ihtiyacı olmasıdır. Kadının ekonomik yönden hiçbir gelirinin olmaması gerekmez. Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı Eğer müşterek yani boşandığınız eşiniz ile ortak bir çocuğunuz var ise, çocuğun velayetinin davanın devamı boyunca sizde olmasını istiyorsanız; çocuk için tedbir nafakası talep edebilirsiniz. Velayet kendisine verilmeyen eş tarafından davanın devamı süresince çocuğun barınması ve geçinmesi için ödemek zorunda kaldığı nafaka türüne “Çocuk İçin Tedbir Nafakası” denilmektedir. Aslında sizin bu konuda bir talepte bulunmanıza gerek dahi yok. Yani mahkeme hakimi müşterek çocuğun velayetinin dava süresince tedbiren size vermiş ise, müşterek çocuk için tedbir nafakası belirlemek ve karşı tarafı buna ödemekle yükümlü tutması gerekmektedir. Çünkü bu kanunun emredici bir hükmüdür. Ancak yine de; çocuğun velayetini isteyen kadının, nafaka miktarını da belirtmek suretiyle, dava süresince çocuk için tedbir nafakası talep edebileceğini belirtelim. Boşanan Kadının Hakları İştirak Nafakası Hakkı İştirak nafakası, boşanma kararı kesinleştikten sonra ve çocuk ergin oluncaya kadar ödenmesi gereken bir nafaka türüdür. İştirak nafakasını velayet kendisine verilmeyen eş ödemek zorundadır. Yine kanunun emredici hükmü gereği, iştirak nafakasını hakim kendiliğinden incelemeli ve karara bağlamalıdır. Yine burada da, çocuk için istenilen iştirak nafakası miktarı belirtilmek suretiyle çocuğun velayetiyle birlikte iştirak nafakası talep edilmelidir. Yoksulluk Nafakası Hakkı Boşanma davasında kadının belki de en önemli haklarından bir tanesi de; yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk nafakası boşanma ile yoksulluğa düşmesi muhtemel olan eşe, diğer eş tarafından ödenmesi gereken, hakim tarafından belirlenen parasal katkıdır. Yoksulluk nafakası alabilmek için kadının boşanma dilekçesinde mutlaka miktarı belirtmek suretiyle talebinin bulunması gerekmektedir. Kadının Velayet Hakkı Söz konusu kadınlar olunca boşanma süresince en çok endişelendikleri husus çocuğun velayetinin kime verileceği sorunudur. Dolayısıyla kadının boşanma sürecinde talep hakkı olduğu hususu konulardan bir tanesi de çocuğun velayetidir. Genel olarak çocuğun velayeti konusunda akla gelen ilk aday kadın eş olsa da, velayet hususunda bir çok kriter bulunmaktadır. Örneğin çocuğun yaşı, çocuğun eğitim durumu, sağlık durumu gibi özellikler yanında çocuğun kimin yanında kalmak istediği ve çocuğun üstün yararı ilkeleri velayetin kime verileceği konusunda temel ve belirleyici kriterlerdir. Özellikle ekonomik gücü olmayan kadın müvekkillerimizden sıklıkla “kocam çok zengindir” ya da “kocam çok güçlüdür” şeklindeki velayet konusundaki endişelerini görmekteyiz. Ancak hemen burada şunu belirtmek gerekir ki, ekonomik güç yada zenginlik velayet konusunda belirleyici bir kriter değildir. Boşanma Avukatınız sizi velayet konusunda bilgilendirecektir. Kadının Maddi Tazminat Hakkı Boşanma Davasında kadının, diğer eşin kusurlu eylemleri nedeniyle Maddi Tazminat Talep Edebilme hakkı bulunmaktadır. Maddi tazminat isteyebilmek için, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda az kusurlu ya da kusursuz olması gerekmektedir. Kadın Eşin Manevi Tazminat Hakkı Boşanmaya sebebiyet veren olaylar çoğu zaman diğer eşin kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. İşte boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusursuz ya da az kusurlu olan kadın, diğer eşten manevi tazminat isteyebilecektir. Bunun için boşanma dilekçesinde istediği tazminat miktarını belirtmek suretiyle manevi tazminat talep etmelidir. Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı Ziynet eşyası alacağı, esasen boşanma davasının fer’isi niteliğinde değildir. Ancak boşanma davası ile birlikte açılması mümkündür. Ancak bunun için boşanma davasına ilişkin harçlardan ayrı olmak üzere talep ettiği ziynet eşyasına ilişkin nisbi nitelikli harcı ödemek zorundadır. Düğünde takılan ziynet eşyalarını, bunların kendisinden alındığını ispatlayan kadın ziynet eşyasını aynen yada bedelini talep edebilir. Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar Eşlerin evlilik süresi içerisinde edinmiş oldukları taşınır ya da taşınmaz mallar boşanma davası sonrasında mal rejiminin tasfiyesine konu olacak ve buna ilişkin hak ve alacaklar ayrı bir dava konusu olacaktır. Bir başka deyişle boşanma davası ile mal rejiminden kaynaklı hak ve alacaklara ilişkin davalar aynı davada görülemez. Boşanma davasının sonuçlanması ve boşanma kararının kesinleşmesi gerekir. Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı Boşanma aşamasında bazen kötü niyetli eylemler olabilmektedir. Örneğin eşlerden biri adına kayıtlı bulunan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaz boşanmanın mali sonuçlarından kurtulma amacıyla, olası bir icra takibini sonuçsuz bırakma kastıyla başkasına devredilebilmektedir. İşte kadının, kocası adına kayıtlı bulunan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaza Aile Konutu Şerhi konulmasını talep etme hakkı bulunmaktadır. 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı Boşanma sürecinde kadınlara yönelik şiddet olaylarını medyadan veya bizatihi öğrenmekteyiz. Boşanma sürecinde kadına veya çocuklara yönelik bir şiddet eylemi olması halinde fiziksel şiddet, tehdit, hakaret, mala zarar verme, rahatsızlık verme vs. kadın 6284 Sayılı Kanun gereğince koruyucu tedbirlerin alınmasını talep edebilecektir. Mahkemece verilecek koruyucu tedbir kararları sayesinde erkek eşten gelecek her türlü fiziksel, psikolojik, sosyal, duygusal vs. şiddet türleri önlenebilecektir. Boşanma avukatınıza bu konudaki çekincelerinizi ve olasılıkları anlatmanız halinde size uygun koruma tedbirlerinin uygulanması için gerekli işlemleri gerçekleştirecektir. Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı Ülkemizde çoğu kadının belki de boşanma davası açmamasının temelinde ekonomik zorluklar yer almaktadır. Gerek dava masraflarını gerekse boşanma avukatı ücreti karşılayamayacak durumda bulunan kadın, bulunduğu il Barosuna müracaat ederek kendisine Adli Yardım kapsamında ücretsiz bir avukat görevlendirilmesini ve bu görevlendirilen avukat aracılığıyla boşanma davasının açılmasını isteme hakkına sahiptir. Kadının Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı Tarafların evlenirken konuta getirdiği çeyiz eşyalarını aynen iadesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Yine kadının kendisine ait, yani maliki olduğu eşyaları da isteme hakkı bulunmaktadır. Uygulamada Eşya Alacağı davası şeklinde görülen bu dava ile kadının eşyalarına kavuşması mümkün olabilecektir. Kadınlar Haklarını Nasıl Koruyabilir? Haklarınızı koruyabilmek ve kullanabilmenin ilk koşulu, haklarınızın neler olduğunu bilmektir. Bu yazımızda bir nebze yardımcı olmaya çalıştık. Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki, haklarınız sadece bu sayılanlar ile de sınırlı değildir. Boşanma sürecinde kadının haklarını kullanabilmesi ve koruyabilmesi için mutlaka konusunda uzman bir boşanma avukatından hukuki yardım alması gerekmektedir. Bunu ısrarla ve altını çizerek yinelemekte fayda görüyoruz “Sağlıklı bir yargılama, Avukatsız olamaz!” Eğer ekonomik gücünüz yok ise Barodan ücretsiz avukat görevlendirilmesini isteyiniz, maddi olanaklarınız mevcut ise iyi bir boşanma avukatının hukuki yardımından yararlanın. Anlaşmalı boşanma , Boşanma aşaması uzaklaştırma hakkında makalelerimizden de bilgi edinebilirsiniz. Bu süreçte hatalı yahut ihmali işlemler yaparak hak kaybına uğramamak adına avukat yardımı alınmalıdır. Bu durum ve ihtiyacınız olacak tüm destekler için ASAL HUKUK DANIŞMANLIK ekibi olarak her zaman yanınızdayız.

boşanma sonrası çocuğun miras hakkı