🐠 Milli Edebiyat Zevk Ve Anlayışını Devam Ettiren Şairlerin Ortak Özellikleri
MilliEdebiyat Döneminin Özellikleri. 1911'de Selanik'te çıkan Genç Kalemler dergisi etrafında kuruldu. Eserlerinde ulusal kaynaklara yöneldiler ve Anadolu'ya açıldılar. Eserlerinde yerli hayatı yansıtma, halkın yaşantısını dile getirmeyi tercih ettiler.
Millî Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren şairlerin belli başlıları şunlardır: Beş Hececiler, Ahmet Kutsi Tecer, Kemalettin Kamu, Orhan Şaik Gökyay, Arif Nihat Asya, Zeki Ömer Defne, Behçet Kemal Çağlar, Ömer Bedrettin Uşaklı, BEŞ HECECİLER (Hecenin Beş Şairi) 1-) Şiire aruzla başlayıp heceye yöneldiler.
11 f EDEBİYAT TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ. Âdem zebun-I penç-I kudret değil midir otobiyografiden ayıran özellik şudur: Otobiyografilerde. Avnî yazar doğrudan kendi hayatını anlatır, duygu ve. düşünceleri geniş yer tutar. Hatıratta ise, kendi. HÂFIZ-I KÜTÜB hayatıyla birlikte dönemini ve çevresini anlatır.
Edebiyat tarihi bir ulusun geçmişteki düşünce yapısını, dünya anlayışını, kültür ve uygarlık birikimini yeni kuşaklara aktarır. Böylece kuşaklar arasında köprü kurarak yeni kuşakların daha iyiyi, doğruyu, güzeli bulmalarına yardımcı olur.
Milliedebiyat romancılarının ortak özellikleri; toplumun ve bireyin problemlerini dengeli olarak işlemek, memleket ve millet sevgisini romantik duygularla beslemek, milli değerlere sempati ile yaklaşmak şeklinde özetlenebilir.
2 Edebi metinden hareketle sanatçısının hayatını, sanat yaşamını inceler. 3. Her edebi eser ve sanatçı döneminden bağımsız düşünülemeyeceği için edebiyat tarihi eserin yazıldığı dönemi inceler. 4. Dönemin sosyal, siyasi, ticari, dini, ekonomik vs. özelliklerini yani zihniyetini inceler. Tabii bu zihniyet esere etki
Büyük(7 sayfa) PDF indirmek için buraya tıklayabilirsin👉http://bit.ly/2GVF3TwKüçük (2 Sayfa) PDF linkini indirmek için buraya tıklayabilirsin👉http
R698eR. Millî Edebiyatın OluşumuOsmanlı, savaşın yıkıcılığından ötürü bu dönemde birçok çıkış yolu aramıştır ve bu çıkış yollarıyla beraber birçok akım, kurtarıcı fikir olarak ortaya fikri, Tanzimat’tan beri verilen uğraşların karşılığını Osmanlı’ya sunamamıştır. Osmanlıcılık fikri de farklı milletlerin bir arada bulunmasından ötürü tam anlamıyla karşılık bulamamıştır. İslamcılık görüşü, her ne kadar Osmanlıyı bir süre daha ortak paydada tutsa da o da bir süre sonra etkisini yitirmiştir. Ve son olarak devlet politikası, millet-i hâkime yani Türk milletine yönelecek, Türkçülük akımı karşılık düşüncesi, Türk Derneği, Türk Yurdu Derneği, Türk Ocağı Derneği gibi dernek ve Genç Kalemler, Türk Yurdu, Halka Doğru, Yeni Mecmua gibi dergiler yoluyla edebiyatın başlangıç tarihi, Yeni Lisan'ın yayımlanması tarihi iken 1911, bazı araştırmacılar da Yeni Lisan'ın ortaya çıkmasını sağlayan unsurun tetikleyici unsurunun 2. Meşrutiyet 1908 olduğunu belirtir. Bitiş olarak da 1922-23 tarihi ortak edebiyatın temelini Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Şiir adıyla çıkan dergi, Ali Canip'in teklifiyle Genç Kalemlere dönüştürülür. Derginin ilk sayısında prensipler yer dergide “Yeni Lisan makalesi” ile millî edebiyat anlayışının içeriği “?” imzasıyla akımın öncesinde Servetifünun Dönemi’nde millî edebiyat içeriğine benzer yazılar da paylaşılmış ve bu tarz yazıları yazanlar genel olarak Servetifünun’a karşı olan yazarların bir araya geldiği “Malumat” dergisi etrafında Ziver, Ahmet Rasim, M. İsmet ve Necip Asım Yazıksız gibi isimlerin yazılarında “fikr-i millîyet, hiss-i millî, zevk-i millî gibi ibarelere yer vermesine yol olarak millî edebiyat, “Millî bir edebiyat vücuda getirmek için evvelâ millî lisan ister.” tezinin öne sürüldüğü “Yeni Lisan” ile bu harekete Köprülüzâde Mehmet Fuat, Yakup Kadri, Cenap Şahabettin ve Süleyman Nazif karşı edebiyat; “kavm-i edebiyat”, “şalvarlı edebiyat” olarak Kadri, Fuat Köprülü, Refik Halit Celal Sahir Erozan, Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi Fecriati sanatçıları; sonradan eleştirdikleri bu akıma geçiş Canip Yöntem, edebiyatın halk için değil ama halka doğru olması gerektiğini savunur. Millî edebiyatın her şeyini, halkın ruhunda yaşayan Türklükten ve onun kendi lisanından alan yüksek bir edebiyat olacağını, halk için yazmanın yabancı edebiyatları taklit ederek yazmak kadar edebiyatın aleyhinde olduğunu düşünceler, Cenap Şehabettin ile edebî tartışmalar sosyolojik çalışmalarla Ziya Gökalp eşlik Gökalp, aynı zamanda millî edebiyatın teorisyeni olarak da unvanı bulunan Fuat Köprülü, edebiyat tarihi araştırmalarıyla öne Lisan Makalesi'nde yer alan maddeler Yeni Lisan Makalesindeki Maddeler Türkçede kullanılan Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ve bu dillerin kuralları ile yapılan tamlamalar kaldırılmalı Türkçeye girmiş Arapça sözcükler Arapça dilbilgisi değerlerine göre değil, Türkçedeki kullanışlarına göre değerlendirilmeli Arapça ve Farsça sözcükler asıllarındaki söylenişlerine değil, Türkçedeki söylenişlerine göre yazılmalı Konuşma diline girmiş Arapça ve Farsça sözcükler atılmamalı, bilimsel terimlerde Arapça kullanılmasında sakınca görülmemeli Başka Türk lehçelerinden sözcük alınmamalı Konuşmada İstanbul ağzına uyulmalıdır. Bu maddeleri en iyi şekilde açıklayan şiir ise Ziya Gökalp’in “Lisan” isimli şiiridir. Bu şiirdeki dörtlükleri inceleyecek olursak millî edebiyat, tam anlamıyla anlaşılabilir. Güzel dil Türkçe bize, Başka dil gece bize. İstanbul konuşması En sâf, en ince bize. Yeni Lisan makalesindeki “Konuşmada İstanbul ağzına uyulmalıdır.” ifadesini en güzel şekilde karşılayan dizelerdir. Lisanda sayılır öz Herkesin bildiği söz; Ma'nâsı anlaşılan Lûgate atmadan göz. Türkçede kullanılan Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ve bu dillerin kuralları ile yapılan tamlamalar kaldırılmalı Uydurma söz yapmayız, Yapma yola sapmayız, Türkçeleşmiş, Türkçedir; Eski köke tapmayız. Bilimsel terimlerde Arapça kullanılmasında sakınca görülmemeli, başka Türk lehçelerinden sözcük alınmamalı MİLLÎ EDEBİYAT ŞİİRİ Halk edebiyatı, millî edebiyatçılara göre esas şiiri, Türk edebiyatının asıl şiiridir. Hece ölçüsü aruzun yerine tercih edilmiştir. Nazım birimi dörtlüktür. Halkın anlayabileceği bir dil tercih edilmiştir. Türkçülük düşüncesi ön plana çıkar. Bu dönemde şiire “aruz” ile başlayan ve sonradan heceyi tercih eden şairler yer bağımsızlarından Yahya Kemal gibi bazı şairler aruzu tercih etmiştir. Millî konularla beraber, tabiat vb. konular da işlenmiştir. MİLLÎ EDEBİYAT HİKÂYE VE ROMANI Roman ve hikâyelerde İstanbul dışına halkının sıkıntı veya sevinçleri eserlerde gerçekleri eserlerde işlenmiştir. Toplumsal, bireysel, millî konular akımları, yanlış Batılılaşma, kadın-erkek ilişkileri, Millî Mücadele...Kadının öğretmenlik, askerlik gibi konularda da var olması detayı işlenmiştir. Realist unsurlar ön plandadır. Romanlar, teknik açıdan oldukça sağlamdır. Hikâyeler, Maupassant tarzı hikâyeler ile karşımıza çıkar. Dil, anlaşılır ve sade bir yapıya sözcükler, tercih edilmemiştir. MİLLÎ EDEBİYAT TİYATROSU Günümüzde İstanbul Şehir Tiyatroları olarak bilinen Darülbedayi-i Osmani, 1916 yılında ilk gösterisini Hüseyin Suat’ın Emile Fabre’dan Çürük Temel adıyla uyarladığı La Maison d’Argile ile yılında bu tiyatro, Şehir Tiyatrosu adını almıştır. Tanzimat 2. Dönem’le beraber düşüşe geçen tiyatro, millî edebiyat ile tekrar önem temelinde ise halka daha kolay ulaşma arzusu yatar. Bu dönemde tiyatro konusunda İbnürrefik Ahmet Nuri ve Musahipzade Celal öne çıkar. Bilinmesi GerekenlerHalide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek isimli eseri, Millî Mücadele’yi konu alan ilk Mücadele eserleri, Cumhuriyet Dönemi’nin temelini yazar, Cumhuriyet Dönemi’nde de eser Mücadele Dönemi’nde “Saf Şiir” anlayışıyla eser veren şairler de şairler, Cumhuriyet Dönemi içerisinde “Saf - Öz Şiir” başlığında aynı dönemde aruzu bırakıp heceye geçen şairler, “Beş Hececiler” olarak Hececiler, Cumhuriyet Dönemi’nde “Millî Edebiyat Zevk ve Anlayışı” altında dönemde Nev-Yunaniler akımı da ön plana Yunan edebiyatını benimsemektedir. Havza edebiyatı olarak da Kemal > Biblos Kızları, Sicilya KızlarıYakup Kadri > Siyah Saçlı Yabancı, Berrak Gözlü Genç Kızın SözleriNayiler, millî bir edebiyatın oluşumunu millî geçmişte nedenle Mevlana, Yunus Emre etkisi ağır bir söyleyiş aranır. Dönem Şair ve Yazarları Ziya Gökalp Ömer Seyfettin Ali Canip Yöntem Mehmet Emin Yurdakul Mehmet Fuat Köprülü Yusuf Akçura Ahmet Hikmet Müftüoğlu Rıza Tevfik Bölükbaşı Hamdullah Suphi Tanrıöver Reşat Nuri Güntekin Yakup Kadri Karaosmanoğlu Refik Halit Karay Halide Edip Adıvar Bağımsızlar Mehmet Âkif Ersoy Yahya Kemal Beyatlı Millî Edebiyat Yazar ve Şairleri1. Ömer SeyfettinHareket ordusunda görev alan Ömer Seyfettin, sonrasında askerlik görevinden ayrılmış ve İttihat ve Terakki desteğiyle Genç Kalemler dergisinde “Yeni Lisan” hareketini olduğu ilk şiiri “Lâne-i Garam” Meşrutiyet öncesinde Servetifünun etkisiyle şiir yazsa da sonrasında heceyi benimsemiş, yazdığı nazım şekli olarak sonenin yanı sıra koşmayı da Gökalp’in etkisinde hikâyesi, “Tenezzüh” adlı birçoğu gözlem gücünün gerçek hayattan tarzı öykücülüğün Türk edebiyatındaki en büyük meslek hâline millî edebiyata uygun bir dil millî bilinci uyandırmanın yanı sıra mizah unsuruna da yer eleştiriye yer verdiği hikâyeleri de çoğunda sürpriz sonlar yer en yakın eseri tamamlayamadığı Yalnız Efe’dir. Efruz Bey için de uzun hikâye ya da roman tanımlaması Mahcupluk İmtihanıHikâye Kaşağı, Gizli Mabet, Bahar ve Kelebekler, Bomba, Beyaz Lale, Falaka, Yüksek Ökçeler, Kızıl Elma Neresi, Kurumuş Ağaçlar, Asilzadeler, Pembe İncili Kaftan, İlk Düşen Ak, Forsa, Perili KöşkDiğer Vatan Vatan, Yarınki Turan Devleti2. Ziya GökalpTürkiye’de sosyolojinin kurucusu olarak ve Terakki’nin Diyarbakır’daki EsaslarıBu eserde edebiyatın kaynağının halk kültürü olduğunu onun için bir şiiri İhtilal Şarkısı’nda Namık Kemal’in, aruzla yazdığı diğer şiirlerinde ise Servetifünuncuların etkileri manzumesiyle aruzu tamamen millî ölçüsü olarak adlandırdığı heceyi tercih “Altın Işık” isimli eserinde halk masallarından derlediği nesir şeklinde yedi masal bulunur. Aynı eserin sonunda “Alparslan” isimli manzum bir piyes yer halk bilimi ile ilgilenmiş, folklor teriminin karşılığı olarak halkiyyat terimini Yeni Hayat, Altın Işık, Kızıl Elma, Şaki İbrahim DestanıDüzyazı Malta Mektupları, Türkçülüğün Esasları, Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak, Türk Töresi, Doğru Yol, Rusya’daki Türkler Ne Yapmalı?…3. Mehmet Emin YurdakulMillî edebiyat akımına Türk-Yunan savaşı sırasında yazdığı “Anadolu’dan Bir Ses yahut Cenge Giderken” adlı eseriyle yönelmiş ve Türklerin ilk büyük “millî şairi” olarak şairi unvanı da teknik açıdan ölçüsünü tercih etmiş, hecenin kullanılmayan şekillerini zamanda Servetifünun’un Batı’dan getirdiği yeni şekilleri de aruzla yaptıklarını hece ile yapmaya şiirini esas aldığını söylese de dörtlük nazım biriminin dışına göre sanat, halka fayda sağlayan bir didaktik unsurlar ağır Kurtuluş Savaşı’na teşvik etmiştir. “Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet Sevenleri toprak olmuş bir öksüz gibidir.” “Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur.” EserleriŞiir Tan Sesleri, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Ordunun Destanı, Dicle Önünde…Düzyazı Türk’ün Hukuku, Dante’ye, Kral Corc’a 4. Ali Canip YöntemÖnceleri Fecriati topluluğunun muhabirliğini yapsa da görüş olarak onlarla uyuşmamaktadır. Bu nedenle Ömer Seyfettin ile anlaşarak Genç Kalemler’de yazılar yazmıştır. Aruz ve heceyi kullanmıştır. Batılı nazım şekillerini denemiştir. Millî edebiyat görüşünü eleştirmeleri yönüyle Fecriaticiler ile edebî tartışmalara girişmiştir. Edebiyat ders kitabı yazmıştırEserleriŞiir Geçtiğimiz Yol, Gecelere Doğru, Nedamet, Gözlerin, Yağmurdan Sonra...Eleştiri, Makale Millî Edebiyat Meseleleri ve Cenap Bey’le Münakaşalarım5. Fuat KöprülüAkımın edebiyat ile edebiyat hayatına ilk edebiyat tarihini unvanı Araştırma Divan Edebiyatı Antolojisi, Türk Saz Şairleri, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar6. Ruşen Eşref ÜnaydınAtatürk’ü Türk ve dünya medyasına tanı-tan ilk Kumandanı Mustafa Kemal’le MülakatMülakat türünün, Türk edebiyatındaki “Diyorlar ki” adlı eserinde eser; şair ve yazarlarla yapılan mülakat, röportaj türünün ilk örneği olarak Diyorlar ki, Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le Mülakat, Çanakkale’de Savaşanlar Dediler kiAnı Atatürk’ü Özleyiş7. Ahmet Hikmet MüftüoğluEdebiyat hayatında iki dönem yer döneminde Edebiyatıcedide etkisi görülürken ikinci döneminde Türkçülük akımının etkisinde ve Gülistan isimli eseri, Servetifünun etkisiyle meydana getirdiği öykülerin yer aldığı isimli eseri ise Türkçülük anlayışına uygun bir dille oluşturduğu Hanım adlı romanı, Türk edebiyatında Orta Asya’dan ve Göktürk Kitabeleri’nden bahseden ilk dışında Türkçe öğretimi için dershanelerin açılmasında etkili olmuştur Gönül Hanım 1. Dünya Savaşı'nda Ruslara esir düşen Mehmet Tolun, Türkistan'daki esir kampında Gönül adlı Tatar bir kızla tanışır. Ondan Türkistan'ı gezmesinde rehberlik yapmasını ister. Böylece ata topraklarını gezme serüveni başlar. Göktürk Abideleri'ni görürler. Onlar üzerinde çalışma yapmayı düşünürler. Orta Asya'yı gezdikten sonra İstanbul'a dönerler. 8. Yusuf AkçuraMillî edebiyatın temelini oluşturan Türkçülük düşüncesinin teorisyenlerinden İslamcıların ve Osmanlıcıların eleştirilerine maruz kalmıştır. Yazdığı “Üç Tarz-ı Siyaset” ile ün yapmıştır. Türk Tarih Kurumu başkanlığı Hamdullah Suphi Tanrıöver Fecriati ile yola çıkıp sonradan Yeni Lisan hareketine ve heceyi alanındaki yetkinliği ile Ocakları’nın Marşı’nı TBBM’de ilk defa okuyan kişidir. Dağ Yolu ve Günebakan isimli eserleriyle Rıza Tevfik BölükbaşıFelsefeye olan ilgisinden ötürü “Feylosof, Filozof” olarak Mücadele’ye muhalif tavrı ve Sevr Anlaşması’nı imzalayan ekipte olmasından ötürü TBMM tarafından “Yüz ellilikler” listesine alınmıştır. Küçük yaştan beri halk şiir ve kültürü içerisinde şiir denemelerinde aruz kullanan şair, sonrasında heceye dönüşün timsali olmuştur. Türk milletinin ruhunu yansıtan tekke ve halk edebiyatı örneklerinin etkisinde kalmıştır. Divan, koşma, nefesler yazmıştır. 1914-1922 yılları arasında yayımladığı yazıları, millî edebiyat fikrini hazırlayan unsurlar arasında yer alır. Uçun Kuşlar şiiriyle tanınır. Eserleri Şiir Serab-ı Ömrüm Uçun kuşlar uçun doğduğum yere; Şimdi dağlarında mor sümbül vardır. Ormanlar koynunda bir serin dere, Dikenler içinde sarı gül vardır. O çay ağır akar, yorgun mu bilmem? Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem? Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem? Yüce dağ başında siyah tül vardır. Rıza Tevfik Uçun Kuşlar 11. Refik Halit KarayKirpi, Kirpi-i Nâtüvan, Aydede, Mübeccel Halid, Vakanüvis, Rehak takma adlarını kullanmıştır. Sivri dili ile tanınır. Kirpi adıyla mizahi yazılar Mücadele karşıtı yazılar yayımladığı için sürgün edilmiş ve TBMM’nin “yüz ellilikler” listesine dâhil “Memleket Hikâyeleri’nde, gurbette geçirdiği zamanları da “Gurbet Hikâyeleri”nde yeteneği sayesinde gerçekçi bir anlatıma sahip ile yazın hayatına başlamış ve sonrasında millî edebiyata geçmiştir. EserleriRoman Çete, Yezid’in Kızı, Bugünün Saraylısı, Nilgün, Sürgün, Kadınlar Tekkesi, İstanbul’un İç Yüzü, Yer Altında Dünya Var, İki Bin Yılın Sevgilisi, Dişi Örümcek, Anahtar, Karlı Dağdaki Ateş Tiyatro Deli Mizah, Hiciv Sakın Aldanma, İnanma, Kanma; Kirpinin Dedikleri, Ago Paşa’nın Hatıratı, Guguklu Saat Hatıra Minelbab İlelmihrab, Bir Ömür Boyunca Hikâye Gurbet Hikâyeleri, Memleket Hikâyeleri İstanbul’un İç Yüzü İstanbul’un Bir Yüzü Karakterler İsmet, Kani, Kani’nin Annesi, Fikri Paşa, Paşa’nın Kayinvalidesi Hanımefendi, Dilara, Ragibe, Şadiye, Lütfi Pehlivan, Ahmet Bey, Zal Bey Yazarın ilk romanı olan “İstanbul’un İç Yüzü”nde 2. Meşrutiyet’in öncesi ve sonrasında İstanbul memur hayatı, siyasi olaylar ve roman kahramanı İsmet’in hatıraları anlatılmaktadır Yezid’in Kızı Kahramanlar Hikmet Ali Bey, Zeli, Şeyh Şemun Bu roman, yazarın sürgün yıllarının bir örneğidir. Sincar dağları çevresindeki Yezidilerin yaşamına dair detaylar anlatılır. Çete Kahramanlar Nezih Suat Kıran Bey, Kolonel, Yüzbaşı Ernest, Nina Daniloviç, , Recep Bey Bu roman, Hatay ve Çukurova’daki Fransız işgali süresince ortaya çıkan iki ayrı dünyanın insanı olan aşkı anlatır. Fransızlara ve Nesturilere karşı mücadele söz konusudur. Sürgün Kahramanlar Hilmi Efendi, Seher, İrfan Roman, bir yüzbaşının Beyrut, Halep ve Şam’daki hayatını konu edinir. Nilgün 2. Dünya Savaşı sırasında yurt dışında olan Türklerin hayatına etki eden Uzakdoğu egzotizmini içerir. Anahtar Kahramanlar Kenan, Perihan, Vecdi Cumhuriyet sonrası sosyeteye ayak uydurmaya çalışan bir aileyi konu alır. 12. Halide Nusret Zorlutuna Türk edebiyatının önde gelen kadın ya-zarlarındandır. İşgal yıllarında yazdığı “Git Bahar” isimli eseri ile öne çıkmıştır. Kadın psikolojisini iyi yansıtmıştır. Emine Işınsu’nun annesi, Pınar Kür ise yeğenidir. Eserleri Şiir Yayla Türküsü, Geceden Taşan Dertler, Ellerim BomboşMektup Hanım MektuplarıRoman Örümcek Dede, Beyaz Selvi, Büyük Anne, Aşk ve Zafer…Anı Benim Küçük Dostlarım Çekil bu gölgeli yolda gezinme, Bahar bakışların yine pek sarhoş! Yanılıp gönlüme misafir inme, Kapısı kilitli, mihrabı bomboş, Mâbettir orası, meyhane değil. Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler. Ömrünün her günü bir başka düğün! Bülbüller koynunda aşkı çiçekler Güller dökülürler göğsüne bütün, Gerçekten güzelsin, efsane değil. H. Nusret Zorlutuna Git Bahar13. Halide Edip AdıvarTürk edebiyatında kadın rolünün yükselmesini sağlayan Adıvar, Teali-i Nisvan yani Kadınları Yükseltme Derneğinin toplum hayatına katılması düşüncesine vefatının ardından babasının yanında kalan Adıvar, Anglosakson eğitimi Edip Adıvar’ın yazın hayatı, 3 kısımda dönem eserlerinde kadın ve çocuk eğitimi üzerinde Talip, Handan, Kalp Ağrısı isimli eserle-rinde kadın karakterler ön plana Savaşı sonrasında Batı’ya olan bakış açısı değişmiş ve Millî Mücadele Dönemi’nde ise Türkçülüğü ve Millî Mücadele’yi konu ilanından sonra ise Doğu-Batı sentezi, Türk gelenek ve görenekleri üzerinde Sultanahmet ve Üsküdar mitinglerinde görev almış, Sultanahmet mitingi esnasında halk arasında kıymet Mücadele’ye doğrudan katılmış ve birçok eserini Millî Mücadele esnasında gördükleri üzerinden Gömlek, Millî Mücadele’yi işleyen ilk roman olarak karşımıza yönünden ve hikâyeleri teknik açıdan üst seviyede Bakkal isimli romanı İngilizce olarak yazılmış ve sonradan Türkçeye Clown and His Daughter Soytarı ile Kızıİlk romanı, Seviye Talip; son romanı ise Kalp Ağrısı’ hikâyesi ise Harap Mabetler’ meselelerini alan eserleri Heyulâ, Seviye Talip, Yeni Turan, Handan, Son Eseri, Mev'ud Hüküm, Raik'in Annesi Millî Mücadele Dönemi'ni anlatan eserleri Dağa Çıkan Kurt, İzmir'den Bursa'ya, Ateşten Gömlek, Kalp Ağrısı, Vurun Kahpeye, Zeyno'nun OğluKişilikleri bulunduğu toplumla inceleyen romanları Sinekli Bakkal, Yolpalas Cinayeti, Tatarcık, Sonsuz Panayır, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı, Hayat Parçaları, Sevda Sokağı Komedyası, Çaresâz, Kerim Usta'nın OğluEserleriHikâye Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, İzmir’den Bursa’ya, Kubbede Kalan Hoş SadaRoman Ateşten Gömlek, Tatarcık, Vurun Kahpeye, Handan, Kalp Ağrısı, Yeni Turan, Yol Palas Cinayeti, Raik’in Annesi, Mev’ud Hüküm, Sevda Sokağı, Akile Hanım Sokağı, Çaresaz, Hayat Parçaları, Sinekli Bakkal, Seviye TalipAnı Mor Salkımlı Ev, Türk’ün Ateşle İmtihanıTiyatro Kenan Çobanları, Maske ve Ruh Ateşten Gömlek Ayşe, çocuğu ve kocası öldükten sonra Peyami ile Kurtuluş Savaşına katılır. Savaş sırasında amacı hemşire olarak çalışmaktır. Peyami ve İhsan ise Ayşe'ye âşıktır. Ayşe ise tamamen kendini Anadolu'nun işgalden kurtulmasına adamıştır. Savaş sırasında Ayşe ve İhsan ölür. Küçük bir köy mezarlığında toprağa verilmişlerdir. Peyami ise başından yara almıştır. Bir süre sonra kaldığı hastanede o da ölür. Ölümünden sonra anı defterini açıp okurlar fakat araştırdıklarında Ayşe ve İhsan ordu kayıtlarında bulunmamıştır. Sinekli Bakkal Mahalle imamının kızı olan Emine, aynı mahallede oturan ve zenne rolünde oynayan Kız Tevfik isimli biriyle beraberdir. İmam, kızının bu evliliğine onay vermez ve Emine, Tevfik’le kaçar. İmam, Emine’yi evlatlıktan reddeder. Tevfik’in dayısı ölünce kendilerine kalan bakkal dükkânını işletirler ancak Tevfik, bu işten memnun değildir. Bir gün Tevfik’i, karısının taklidini arkadaşlarına yaparken gören Emine bu duruma üzülür ve babasının evine döner. Tevfik, orta oyunculuğa geri döner. Boşanırlar ve bu sırada Rabia isimli bir kızları olur. Rabia, müzik dersleri alarak büyür. Rabia, Peregrini’den piyano dersleri alır. Rabia’nın sesi Doğu musikisinde öne çıkar. Bu esnada Genç Türkler, istibdadı yıkmaya çalışmaktadır. Tevfik, kadın kılığına girip çeşitli dokümanları alır ancak imamın ihbarıyla yakalanır ve Şam’a sürgün edilir. Rabia ile Peregrini arasında aşk başlar. Peregrini Müslüman olur, Osman adını alır. Tevfik, Meşrutiyet’in ilanıyla geri döner. Rabia’nın bebeği ile huzur bulur. Vurun Kahpeye Kurtuluş Savaşı mücadelesi sırasında vatansever bir kadın olan Aliye'nin başından geçenler anlatılır. Aliye bir öğretmendir. Gittiği yerde halkı bilinçlendirmeye çalışır. Fakat bu durum Hacı Fettah gibi düşmanla işbirliği yapan kişilerin hoşuna gitmez. Aliye'yi sürekli kötülemeye çalışır. Aliye bir yandan Milli Mücadele'yi desteklemeye çalışırken bir yandan da düşman işbirlikçileri ile mücadele eder. Romanın sonunda Hacı Fettah ve Hüseyin emellerine ulaşır ve Aliye öğretmeni linç ederler. Tatarcık TatarcıkLale, İstanbul’da doğmuştur. Tatarcık, babası Tatar Osman Kaptan’ı on üç yaşındayken kaybetmiştir. Annesiyle yaşamaya başlar. İyi bir eğitim almıştır. İngilizce öğreterek geçimini sağlamıştır. İdeali köyü geliştirmek, köylüyü bilinçlendirmek, uygar bir toplum haline getirmektir. Tatarcık, Recep adında bir gençle tanışır. Tanıştığı bu gence âşık olur. Recep’le nişanlanırlar. 14. Reşat Nuri GüntekinRealizmin etkisinin görüldüğü yazar, güçlü bir gözlem yeteneğine nitelikle yazdığı Anadolu Notları, Anadolu’nun tam bir özetini müfettişlik yıllarının bir romancıda görülmediği kadar Anadolu’ya yer cehalete karşı verilen savaş ön plana eserinde Feride ile Osmanlı eğitim sistemine, yobazlığa, kadının toplumdaki yerine ince bir eleştiri El, Değirmen romanlarında devlette çoğalan rüşvet vurgusu ele Dökümü ve Gökyüzü, yanlış Batılılaşmanın Cumhuriyet Dönemi’nde toplumda yarattığı ailevi çöküntüyü toplumda haksız yere suçlananlar adına merhamet Gece’de katı bir ideoloji ile softalıkla inkılapçılığın hiçbir hoşgörü olmadan çatışmaları anlatılır. Bu sertlik, Atatürk’ün “Bana yobazlığı tenkit eden bir roman yaz.” söylemine Nuri, hikâyelerinde sosyal ve birey-sel konuları ele alır ve çocuk, kadın, aile meseleleri üzerinde ilk romanı Harabelerin Çiçeği, Zaman gazetesinde bölümler hâlinde piyesi ise Hakiki Kahramanlık’tır ve Hayrettin Rüştü takma adıyla hikâyesi ise Eski Ahbap’ Yesari, İbnürrefik Ahmed Nuri ile birlikte “Kelebek” mizah dergisini Yeşil Gece, Dudaktan Kalbe, Giz-li El, Acımak, Çalıkuşu, Harabelerin Çiçeği, Miskinler Tekkesi, Bir Kadın Düşmanı, Akşam Güneşi, Damga, Kızılcık Dalları, Değirmen, Kavak Yelleri, Eski Hastalık, Gökyüzü…Hikâye Sönmüş Yıldızlar, Eski Ahbap, Boyunduruk, Leyla ile Mecnun, Roçild Bey…Gezi Yazısı Anadolu NotlarıTiyatro Tanrı Dağı Ziyafeti, Hülleci, Yaprak Dökümü, Bu Gece Başka Gece, Gözdağı, Balıkesir Muhasebecisi, İstiklâl, Vergi Hırsızı… Çalıkuşu Feride, küçüklüğünde yaramaz, atik ve sürekli ağaçlara çıkan bir çocuk olduğu için “Çalıkuşu” lakabı takılmıştır. Feride, annesinin ölümünden sonra babası tarafından yatılı okula verilir. Babası öldükten sonra da bu okula devam etmiştir. Bu sırada sürekli gittiği teyzesinin evinde kuzeni Kâmran’la yakınlaşırlar. Nişanlanırlar. Fakat Kâmran'ın başka bir kadınla onu aldattığını duyunca nişanı atar ve Zeyniler adlı bir Anadolu köyüne giderek öğretmenlik yapmaya başlar. İzini kaybettirmiştir. Gittiği her yerde zorluklarla karşılaşmıştır fakat hepsinin üstesinden gelmiştir. Güzel bir kadın olması vesilesiyle gittiği her yerde bu güzelliği başına bela olmuştur. En son Doktor Hayrullah Bey onunla sahte bir evlilik yaparak toplum baskısından onu kurtarmıştır. Dr. Hayrullah Bey, Feride’nin hala Kâmran’ı sevdiğini anı defterinde öğrenir. Kâmran’a verilmek üzere bir mektup verir Feride’ye. Feride onu kırmamak için istemese de İstanbul’a geri gider, mektubu Kâmran’a teslim eder. Mektupta Çalıkuşu’nu bırakmamasını, hala onu sevdiğini yazmıştır. Kâmran onu bırakmaz ve Feride ile evlenir. Dudaktan Kalbe Kenan, sağlıklı bir çocukluk geçirememiştir. Ruhsal problemleri vardır. Keman çalmayı öğrenir. Müzikle ilgilenmesi onu cesaretlendirir, eziklik psikolojisini üzerinden atar. Müzisyen olarak ünlenir. Prenses Cavidan ile evlenmeyi düşünür. Böylece daha çok ünlenmiş olacaktır. Bu sırada Lamia adında bir kızla gönül ilişkisine girer. Bir süre sonra Lamia’yı terk eden Kenan, Prenses Cavidan ile evlenir. Lamia'nın Kenan’dan bir çocuğu olur. Lamia, Anadolu’ya gider ama fazla barınamaz oradan tekrar İstanbul’a gelir.. Yeşil Gece Şahin Efendi, medrese eğitimi alan bir genç olmasına rağmen “ruhun ölümsüzlüğüne inanmaması” onun medresede gördüğü eğitimi sorgulatır ve eğitimini bitirmeden öğretmen okulu “Darülmuallimun”a girer. Buradan öğretmen olarak mezun olur ve Ege’deki Sarıova kasabasına atanır. Kasaba halkı, geri kalmış ve yeşil sarıklar takan gerici, bağnaz, cahil bir halktır. Köydeki bazı hocalar ondan hoşlanmazlar. Eski mektebin yıkılmasını istese de halk, Eyüp Hoca’ya destek vererek buna karşı çıkar. Fakat Rasim ve Deli Necip ile tanıştıktan sonra tekrar harekete geçer. Şahin, bir gün yemeğe davet edilir. Evdeki çocuğun hasta olduğunu fark eder ve doktora götürülmesi gerektiğini söyler ama cinci hocalar buna engel olur ve çocuk ölür. Şahin Efendi hakkında söylentiler çıkar, şikâyet edilir. Bir gün ilçeyi koruduğu düşünülen “Kelami Türbesi” yanmış, bunun suçu da öğretmenlere atılmıştır. Bir hafta sonra Kelami Baba’nın oğlunun buradaki eşyaları çaldığı ve türbeyi yaktığı anlaşılır. Eyüp Hoca’nın itibarı sarsılır. Bir mayıs günü Yunanlılar köyü işgal eder. Herkes gitmektedir ancak Şahin Efendi ve dostları direnmeye karar verir. Yunanlılar, Şahin Efendi’den Müslümanlara karışılmayacağına dair halkı ikna etmesini ister. Halkın faydasına olacağını düşünen Şahin Efendi bunu kabul eder. Sonrasında işgal biter, halifelik kalkar, inkılaplar yapılır. Başka yere tayin olur. On yıl sonra Sarıova’ya döndüğünde başöğretmene kendisini tanıtır ancak başöğretmen, “Sen, on yıl önce Yunanlılara yaltaklık eden başmuallimsin. Senin kasabada yerin yok.” diyerek gitmesini ister. 15. Yakup Kadri KaraosmanoğluYazın hayatına dostu Şehabettin Süley-man’ın isteğiyle Fecriati’de etkiden ötürü bir süre bireysel içerikler akımından da bir süre Savaşı ile Batı’nın “kan ve yağmadan gözü dönmüş kurt sürüleri” olduğunu fark için sanat, etkisinde nedenle gözlem ve tahlil gücü oldukça Kadri’nin hikâyeleri ise Fecriati ve millî edebiyat olarak iki bağlamda dönem hikâyelerinde sanatın şahsi ve muhterem olduğu görüşü dönemde ise Millî Mücadele Dönemi baz Sürgün adlı romanında Dr. Hikmet’in Paris’e kaçışı anlatılır. Jön Türkler arasında oluşan çatışmalar ve Avrupalıların gözünde çabalarının hiçbir fayda etmediği anlatılır. Eserin otobiyografik bir içeriğe sahip olduğu düşünülür. Kiralık Konak adlı eserde, yanlış Batılılaşma’nın toplum yapısı üzerindeki negatif etkisi işlenmiştir. Üç kuşak üzerinden anlatım yapılır. Sodom ve Gomore’de, işgal altındaki İstanbul’un Lût ve İbrahim devrinde Tanrı gazabına uğrayan bu iki şehre benzetilmesi yer alır. Mütareke yılları konu Baba’da Bektaşi tekkelerinin ruh terbiyesinden uzaklaşılıp aşk ve şehvet merkezine dönüşmesi Gecesi’nde İttihat ve Terakki’ye yönelik eleştiriler romanında Kurtuluş Savaşı yıllarında aydın ve halk çatışması I ve II’de inkılapların halkta karşılık bulmadığı ele Bir Serencam, Rahmet, Millî Savaş Hikâyeleri…Roman Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panorama, Kiralık Konak, Hep O ŞarkıTiyatro Nirvana, Veda, Sağanak, MağaraHatıra Vatan Yolunda, Anamın Kitabı, Politikada 45 Yıl, Zoraki DiplomatMensur Şiir Erenlerin Bağından, Okun UcundanMonografi Ahmet Haşim, Atatürk Yaban Ahmet Celal, katıldığı Birinci Dünya Savaşı'nda bir kolunu kaybetmiştir. İstanbul İngilizler tarafından işgal edilince dayanamayıp emir eri Mehmet Ali'nin köyüne gidip yerleşir. Ahmet Celal, köylü arasında çatışma başlar. Köylüye Milli Mücadele'yi anlatmaya çalışır fakat kimse onu dinlemez. Şeyh Yusuf'la tartışır. Köylüler Ahmet Celal'i önemsemezler. Ahmet Celal, Mehmet Ali'nin kardeşinin karısı Emine'ye âşık olur. Bir gün ansızın Yunanlılar köyü basar, yakıp yıkarlar. Bazı köylüler onlarla iş birliği yapar. Ahmet Celal, Emine'yi de yanına alarak kaçar. Kaçarken ağır yaralanırlar. Emine'nin artık kaçacak takati kalmayınca Ahmet Celal, anı defterini Emine'ye bırakarak bilinmeyen bir yöne gider. Sodom ve Gomore Dünya Savaşı sonunda İstanbul, düşman tarafından işgal edilir. İstanbul'un işgalinden sonra kimileri İngiliz himayesi için ısrar ederken kimisi de Anadolu'ya geçip Milli Mücadele saflarına katılmak için uğraşır. Sami Bey ve ailesi yozlaşmış bir ailedir. Düşman saflarında yer almayı tercih etmişlerdir. Necdet, Sami Bey'in kızı Leyla ile nişanlanır. Fakat Leyla yozlaşmış bir kadındır. İngiliz bir subayla yatıp kalkmaya başlar. Necdet ise Milli Mücadele tarafına geçer. Savaş biter, düşman kovulunca Leyla tekrar Necdet'e yanaşmaya çalışır fakat Necdet onu reddeder. Kiralık Konak Konağın en yaşlı kişisi, Naim Efendi’dir. Gelenek ve göreneklerine bağlı biridir. Eşi ölünce konak düzeni altüst olur. Kızı Sakine Hanım ve Damadı Servet Bey, torunları Seniha ve Cemil, bu konakta yaşamaktadır. Damadı Servet Bey, lükse düşkündür ve Seniha da oldukça serbest yetişmiş bir kızdır. Seniha, konağa gelip giden Hakkı Celis ile ilişkiye girer ve ondan hamile kalır. Savaş etkisi, konağı da vurur. Zenginlerle düşüp kalkan Seniha, yurt dışına gider. Damat konak yaşamından bunalır ve apartmana taşınır. Apartman, esasen Batı’nın sembolüdür. Hakkı Celis bu esnade cephededir. Seniha döndükten sonra zenginlerle eğlenmeye devam eder. Naim Efendi, konağı kiraya vermek ister. Bir gün bir subay, Hakkı Celis’in şehit olduğu haberini getirir. Seniha ise bu durumu hiç umursamaz. Naim Efendi, bu ani değişimin onda bıraktığı etkiyle konağında yaşamaya devam eder. İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb., ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler ve Edebiyat yönetimi.
İçeriğe geç Millî Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiirin Özellikleri • Kurtuluş Savaşı’nın etkilerinin sürdüğü dönemde ortaya çıkmış, dünyadaki milliyetçilik akımından etkilenmiştir. • Milliyetçi bir yapısının olması nedeniyle Türk diline büyük önem verilmiştir. • Yabancı dillerin dil kuralları terk edilmiştir. • Yabancı sözcükler yerine mümkün olduğunda Türkçe karşılıkları kullanılmıştır. • Hece vezni kullanılmıştır. • Millî konulara yer verilmiştir, millî hisler ön plândadır. • Sözcükler ilk anlamlarıyla kullanılır. • Şiirlerde halk arasından seçilmiş sıradan insanlar vardır. • Şairler şiirlerini, Kültür Haftası, Hisar, Çınaraltı gibi dergilerde yayımlamışlardır. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiirin Şairleri • Beş Hececiler Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon • Orhan Şaik Gökyay • Arif Nihat Asya • Kemalettin Kamu • Ahmet Kutsi Tecer
Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından önceki yıllarda hakim olan milli edebiyatın zevk anlayışı roman ve hikayelerde işlenmeye devam etmiştir. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayışını sürdüren sanatçıların başında ise Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin gelmektedir. Bu sanatçılar Anadolu’yu, Batılılaşmayı ve halkın yaşayış biçimini eserlerinde oldukça yoğun bir şekilde Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Eserlerin ÖzellikleriCumhuriyetin ilan edilmesi sonrasında da önceki yıllarda da öncelikli anlayış olan milli temalar işlenmeye devam eserlerde Anadolu, Batılılaşma sonrasında yaşanan sorunlar, halkın sorunları, yapılan inkılapların halka benimsetilmesi gibi konular fayda sağlamak adına eserler Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile etkileri konu çatışması da eserlerde ön plana çıkarılmıştır. Yanlış Batılılaşma konuşma diline iyice realizmin etkileri dönem romanları teknik açıdan gelişmiş bir şekilde türünde ise “Olay hikayeciliği” en çok ilgilendiği konuların başında sosyal problemler yer almaktadır. Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Sanatçılar– Yakup Kadri Karaosmanoğlu– Tarık Buğra– Halide Edip Adıvar– Refik Halit Koray– Reşat Nuri Güntekin– Kemal Çakır
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı 1923 yılından başlayan ve günümüze kadar devam eden edebiyat dönemidir. Bu dönem, insanların ve toplumun hayat değişimlerine göre çeşitlenmiştir. Bahsedilen dönem, yek pare bir konunun kıskacında olmadığından çeşitli dönemlere ayrılmıştır. Biz bu yazıda, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı döneminde milli duygu ve düşünceleri edebiyata yansıtan Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren sanatçıları işleyeceğiz. Ama önce Milli Edebiyat zevkini anlamalıyız…Milli Edebiyat Zevk ve AnlayışıCumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda Milli Mücadele ve Milli Edebiyat anlayışını sürdüren şairler, yazarlar vardır. Bu sanatçıların yaptıkları edebiyata Memleket Edebiyatı da Edebiyatı, en genel tabiriyle memleket aşkını işleyen romantik ve umut dolu, yüzü Anadolu’ya dönük bir edebiyattır. Milli romantik duyuş olarak da isimlendirilen bu edebiyatın kaynağı halk ve Anadolu’dur. Yani milli kaynaklar esas dönem ve anlayış sanatçıları, milli ve yerli konuları işlemişlerdir. Anadolu halkının sorunlarına ışık tutmayı, onların seslerini duyurmayı ilke edinmişlerdir. Böylelikle merkezi Anadolu, Anadolu sorunları ve Anadolu insanı olan bir edebiyat meydana getirmişlerdir. Bu edebiyatta milli duyarlılık ve hisler ön plana çıkarılmış, sanatçılar kalpleriyle şiir yazmaya romantizmi denilen, umutlu, geleceğe iyimser bakan bir edebiyat anlayışı aşağıda bahsedeceğimiz sanatçılar arasında yaygınlık kazanmıştır. Bu edebiyatta konu edinilen Anadolu, şirin ve cazip gösterilmek istenmiş, sürekli yüceltmiştir. Aslında bu yüceltilme biraz da bir görev edasıyla yapıldığı için kimi şairlerce yapmacılıkla eleştirilmiştir. Kimisi de bu duruma daha yumuşak bakarak iyimserlik demekle ve millet sevgisinin aşılandığı ve işlenildiği bu eserler birçok dergi ve gazetede yayınlanmıştır. Milliyetçilik duygusu, temel duygu olarak işlenmiş dolayısıyla “Sanat toplum için yapılır” anlayışı egemen Edebiyatı, Milli Edebiyat ve Beş Hececiler, bu dönemde etkilenilen, örnek alınılan edebiyat dönemleri dönem edebiyatında dil bilincine ayrı önem verilmiş ve dil bilinci ayrıca işlenmiştir. Yabancı ve alıntı kelimeler mümkün olduğunca kullanılmamaya çalışılmış hatta yerli sözcük arayışları konuşma diline yakın bir dil kullanılmıştır. Esas alınan ağız ise İstanbul edebiyatından etkilenilmekle birlikte Halk Edebiyatı’na bağlı kalınmış ve hece ölçüsü yanında Halk Edebiyatı nazım şekilleri esas memleketçi bir anlayış hakimdir bu bakımdan bireysellik yok denecek kadar azdır. Ayrıca eserlerde yalın, açık ve sade söyleyişler tercih edilmiş; şiirlerde imge, çağırışımlar bahsedilen özellikleri sürdüren sanatçılar edebiyat tarihinde Milli Edebiyat zevk ve anlayışını devam ettiren sanatçılar olarak nitelendirilir. Bu sanatçıların bazıları ve onların edebiyat anlayışlarını vermeden önce şunu belirtmek gerekir ki yazıda sadece sanatçıların göze çarpan özellikleri dile getirilmiştir. Tam hayatı Edebiyat Zevk ve Anlayışını Devam Ettiren ŞairlerAhmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs’te dünyaya geldi; babası Kudüs Düyun-u Umumiyesi müdürü olan Abdurrahman Bey, annesi ise Hatice Hanım olarak bilinir. Tecer, 4 çocuklu bir ailenin en küçüğüdür ve adı Ahmet’tir. Kutsi adı onun doğum yerine atıfla sonradan verilmiş ve soyadı kanunu ile de Tecer soy ismini alarak bugünkü haline gelmiştir. Tecer soy ismi Sivas’ın bir dağından alınmadır. Ahmet Kutsi Tecer öğretmen, şair, oyun yazarı, siyasetçi kimlikleri ile Kutsi Tecer Memleket Edebiyatı’na bağlıdır ve şiirlerinde Anadolu’yu işler. Ayrıca aşk, doğa ve ölüm işlediği diğer konulardır.“Orada Bir Köy Var Uzakta” adlı şiir ona aittir ve “Nerdesin” şiiriyle birlikte onun tanınmasını sağlamıştır.“Halay” adlı şiirinde Türk dirlik ve birliğinden söz eder. Cumhuriyet dönemi edebiyat politikası çatışan değil birleşen unsurlar üzerine durduğu için yukarıda bahsi geçen şiir, bu poetikaya milletleşme politikasını folklor derlemesi yapmış ve soy ismini de bu derlemeden esinlenerek almıştır. Karacaoğlan ve Yunus Emre çalışmalarına rehber olacak çalışmaları saf şiirin 1921 yılındaki yayın organı Dergah ile başlamış daha sonra Ülkü adlı kendi dergisini Veysel’i bize kazandıran adam olarak da olduğu kadar oyun da yazmıştır. Şiirlerinde Halk Edebiyatı’nın biçim özeliklerine uyarak dörtlüklerle ve hece ölçüsüyle şiirlerini yazmıştır. Divan Edebiyatı’na karşılık Halk Edebiyatı’nı Nihat Asya “Bayrak Şairi” olarak tanınır. 1904 yılında İnceğiz’de doğan şair, ünlenmesini sağlayan “Bayrak” adlı şiiri, Adana’nın kurtuluş günü olan 5 Ocak’ta yazmıştır. Yine ölümü de 5 Ocak 1975 yılında olan şairin kabri Ankara’dadır. Asıl mesleği edebiyat öğretmenliğidir ki bu bakımdan da oldukça fazla Marşı, Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor, Bayrak onun en ünlü şiirleridir. Bu şiirlerinde de görüldüğü gibi kendisi milliyetçi lirik bir şairdir. İşlediği konular Anadolu, vatan – millet sevgisi, bayrak sevgisi gibi kaynak olarak Halk Edebiyatını gösterir. Bu bakımdan dili, gösterişsiz ve sadedir. Hece ve aruz ölçüsüyle yazdığı şiirlerinin yanı sıra serbest yazdığı şiirleri de vardırRubai türünün modern Türk edebiyatındaki son temsilcisidir. Bu anlamda geleneği devam ettiren şair olarak da şiirleri, şiirleri ve düzyazıları Nihat Atsız Milliyetçi şair, yazar ve araştırmacıdır. 12 Ocak 1905 yılında İstanbul’da doğmuştur. Hayatı zorluk ve haksız engellemelerle geçmiştir. İş durumu siyasi iktidara göre değişmiştir bu bakımdan da hayatı boyunca rahat ettiği bir memuriyeti yoktur. Aslen fikir adamı, Türkolog’tur. Kendisini Türkçü – Turancı ve Milliyetçi olarak tanımlar. Bu bakımdan da gerek şiirlerinde gerek yazılarında gerek romanlarında Türkçülükten bir nebze taviz vermemiştir. Ömrünün sonuna kadar oldukça fazla ilgi toplayan Ötüken adlı dergiyi çıkarmıştır. Bunun dışında Atsız Mecmua, Orhun, Orkun dergilerinde de fikirlerini yayma fırsatı vurmuş ve toplumda büyük ses Ali Yücel olan davası ile tanınan Atsız, romanlarında ve şiirlerinde tarih şuurunu irdeler. Hayatı boyunca Türkçülük aşkından vazgeçmemiş iyi bir fikir adamıdır. Yüzlerce yazısı, şiiri bulunmaktadır. 11 Aralık 1975 yılında hastalıktan İstanbul’da Kamu 1901 Bayburt doğumlu Türk şair ve siyasetçidir. Gurbet adlı şiiri yüzünden “Gurbet Şairi” olarak tanınır. 1948 yılında Ankara’da vefat eden Kamu, açılan İstiklal Marşı şiir yarışmasına da şiir aruz vezni kullanan şair daha sonra hece ölçüsüne yönelmiştir. Vatan sevgisi, gurbet, doğa, ölüm, aşk, ölüm çoğunlukla işlediği konulardır. Halk edebiyatının biçim özelliklerine başarıyla şiirlerine taşımıştır. Lirik bir söyleyişe sahip olan Kemalettin Kamu, Türk Yurdu,Varlık, Ülkü, Kalem ve Oluş dergilerinde şiirler sade ve yalın bir dil kullanan Kemalettin Kamu, “Bingöl Çobanları” adlı pastoral şiiri ile de ün Kemal Çağlar 1908 yılında Erzincan’da doğan şair, 24 Ekim 1969 yılında vefat etmiştir. Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte “Onuncu Yıl Marşı” yazmasıyla ünlüdür. Ayrıca hamasi şiirleri ile de tanınmaktadır. Atatürk, cumhuriyet, Türklük bilinci konuları onun şiirlerini en sık işlediği temalarıdır. Halk şiiri nazım biçimini kullanan Çağlar, “Ankaralı Aşık Ömer” mahlasıyla şiirler kaleme yanında oyunları da olan Çağlar’ın tiyatrolarında Türklük konusu sıklıkla bahsedilen isimlerin dışında da şairler vardır Ömer Bedrettin Uşaklı 1904 – 1946 , Orhan Şaik Gökyay 1902 – 1994 , Zeki Ömer Defne 1903 – 1992 , Necmettin Halil Onan 1902 – 1968 ve bir kadın şair Şükufe Nihal Başar 1896 – 1973 .
Meşrutiyet 1908’ten sonra, siyasi ve edebi alanlarda etkili olan Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık gibi düşüncelerin etkisini kaybettiği bir dönemde, Milli Edebiyat sanatçıları Türkçülük anlayışını benimseyerek gerek siyasi gerek edebi alanda milli kimliklerini koruma ve milli olana yönelme eğilimini yılında Genç Kalemler Dergisi’nde yayımlanan “Yeni Lisan” makalesi, bu hareketin bildirisi olarak Edebiyat Dönemi Nasıl Ortaya Çıktı?Ziya GökalpGenç Kalemler Dergisi etrafında gelişen Milli Edebiyat Akımı 1923 yılı Cumhuriyet Dönemine kadar kapsamlı bir şekilde devam etmiştir. Cumhuriyet’ten sonra da bazı sanatçılar üzerinde etkisini sürdürmeye devam etmiştir. Öyle ki milli kimliğini koruma, kendi öz ve kültürüne sahip çıkma anlayışı günümüze kadar yılında, Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem tarafından çıkartılan ve Genç Kalemler Dergisi’nde yayımlanan “Yeni Lisan” makalesi ile dilde sadeleşme çalışmaları hız kazanmıştır. Önceki dönemlerde de zaman zaman dilde sadeleşme eğilimine gidilse de pek başarılı olunamamıştır. Bu makale ile Türkçe de kökten bir değişikliğin temelleri atılmıştır. Milli Edebiyat temsilcilerinin amacı, makalenin maddelerini göz önünde bulundurarak konuşma dilini yazı dili haline getirmektir. “Milli edebiyatın mili lisandan doğacağını” Ömer Seyfettin savunmuşlardır. Milli değerleri ön planda tutan Milli Edebiyat hareketi Batı’yı körü körüne taklit etmekten kaçınmışlar ve sadece bize yararlı olacak özellikle edebiyat alanında makale, fıkra, hikaye… gibi Batılı türleri kullanmayı yanlış bulmamışlardır. Bu harekete göre Batı’dan sadece ihtiyaç olan kendi milli değerlerimize uydurularak ele Edebiyat Dönemi’nin ÖnemiMilli edebiyat sanatçıları, eserlerine kaynak olarak kendi değerlerini seçmişler ve milli ögelerden beslenmişlerdir. Dönemde olan olaylar, savaşlar eserlerine konu olmuş, sanatçılar toplumsal sorunlara ilgilenmiştir. Daha önce yüzeysel olarak ele alınan, İstanbul’dan Taşra’ya gitmeden Taşra’yı anlatan eserlere karşı, Milli Edebiyat döneminde Anadolu ve Anadolu insanı yakından ele alınmıştır. Bu akımın sanatçıları gözleme önem vermiş ve eserlerini gözleme dayalı Edebiyat Dönemi Şiir ve Roman AnlayışıServet-i fünun edebiyatı’nda oluşan “sadece aydın kesim” anlayışı aşılmış ve her kesimden, tabakadan kişilere ve sorunlarına yer verilmiştir. Toplumun sorunları ele alınmakla birlikte sorunlara çözüm önerileri de sunulmuştur. Milli değerleri ön planda tutan bu edebiyat akımı için Türk tarihi ve kültürü “el değmemiş bir hazine”dir. Dilde sadeliği savunan Milli Edebiyat temsilcileri yabancı kelime kullanımına karşı çıkmışlar ve Türkçe de karşılığı bulunan kelimeleri ve dilimize oturmayan Arapça ve Farsça tamlamaları kullanmamışlardır. “Toplum için sanat” anlayışını savunmuşlar ve bu doğrultuda eserler vermişlerdir. Mizahi üslup kullanılmış, mizah ve hiciv türünde eserler verilmiştir. Roman ve öykü gibi düz yazılarda toplumsal konulara yönelen bu dönem sanatçıları, sosyal konuları, milliyetçilik düşüncesi ve Kurtuluş Savaşı gibi konuları ele almış; şiirlerinde ise daha çok bireysel konulara yönelmişlerdir. Konuların İstanbul dışına çıkıp Taşra’ya yayılması bu dönemde dikkat çeker. Ayrıca özellikle roman ve hikayeler de aşk teması oldukça Edebiyat Dönemi Sanatçıları ve EserleriMilli Edebiyat Dönemi sanatçıları arasında Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Fuat Köprülü,Rıza Tevfik Bölükbaşı, Halide Nusret Zorlutuna, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay, Falih Rıfkı Atay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu,, Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Ruşen Eşref Ünaydın Emin Yurdakul’un eserleri; İsyan ve Dua Aydın Kızları, Mustafa Kemal Ankara, Düzyazı, Fazilet ve Asalet, Türkün Hukuku, Kral Corc’a Dante’ Seyfettin’in eserleri; Hikaye, Hürriyet Bayrakları, Primo Türk Çocuğu, Kızıl Elma Neresi, Çanakkale’den Sonra, Ashab-ı Kehfimiz uzun hikaye, Efruz Bey uzun hikaye, Bomba, Beyaz Lale, Bahar ve Kelebekler, Tuhaf Bir Zulüm, And, İlk Namaz, Kaşağı Falaka, Yalnız Efe Keramet, Kurbağa, Duası Yüz Akı, Yemin, Başını Vermeyen Şehit, Pembe İncili Kaftan, Forsa, Vire, Topuz, Teke Tek, Büyücü, Kütük, Teselli, Yüksek Ökçeler, Koç, Külah, Nasıl Kurtarmış, Çakmak, Kurumuş Ağaçlar, Deve, Gizli Köprülü’nün eserleri; Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Saz Şairleri Antolojisi, Divan Edebiyatı Antolojisi Türkiye Tarihi, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Bugünkü Edebiyat, Nasrettin Hoca, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında AraştırmalarZiya Gökalp’ın eserleri; Kızıl Elma,Yeni Hayat, Altın Işık, Malta Mektupları, Türkçülüğün Esasları,Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Türk Töresi, Türk Medeniyet Edip Adıvar’ın eserleri; Seviye Talip, Raik’in Annesi, Handan, Yeni Turan, Son Eseri, Ateşten Gömlek ,Kalp Ağrısı ,Vurun Kahpeye, Zeyno’nun Oğlu, Mev’ud Hüküm, Sinekli Bakkal, Yolpalas Cinayeti, Tatarcık, Sonsuz Panayır, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı, Kerim Ustanın Oğlu, Sevda Sokağı, Komedyası Çaresiz, Hayat Parçaları Post Views 316
milli edebiyat zevk ve anlayışını devam ettiren şairlerin ortak özellikleri