🫎 Gerçek Veya Gerçeğe Yakın Bir Olayı Anlatan Yazı
Bir Anlatı Olarak Tarih ya da Tarihi Roman. Ömer TÜRKEŞ. 1 Ocak 2020. Roman sanatının gelişimi içerisinde “tarihi roman” diye adlandırılan özgül tür 19. yüzyılın başlarında, W.Scott’un Waverley’i (1814) ile doğmuştur. Bu kesinlik taşıyan ifadeler bizi Klasik Yunan ve Roma edebiyatlarından başlayarak Orta Çağ
Birsüre Roma'da konuşulan roman dili ile, nazım ya da nesir olarak gerçek veya uydurma bir olayı anlatan eserlere roman denilmiştir. 13. yüzyıldan sonra ise yalnız nesir le kaleme alınmış, insanların tutkularını, törelerini ve yaşadığı maceraları ilgi çekici bir şekilde anlatan eserlerin adı olarak kullanılmaya
Bu makama ulaştıktan sonra o; dinî gerçekleri dilinde açıkladı. Onları isbat için gerçeğe daha yakın vicdan ve tecrübeye dayalı bir yol tuttu. Fakat felsefenin bu azgınlık ve aşırılığına, kelâm ilminin bu ölçüsüzlüğüne karşı bir tepki daha gerekli idi. Bu tepki, daha önce bildirilen tepkinin karşısında
Bu sayede gerçeğe yakın bir tatbikat geçekleştirmek mümkündür. Günümüzde bir çok tatbikatta yapıldığı gibi zil çalınca bahçede toplanmak kimseye fayda getirmeyecektir zira gerçek bir acil durum bundan çok daha farklı gerçekleşecektir. Tatbikata Kimler Katılır ? Acil durumlar herkesi kapsayan olaylardır.
Ardından da gökbilimcilerin verdiği bilgiler ve amatörlerin uğraşları sonucu, gerçeğe en yakın şekilde renklendirilirler. Yani hayal kırıklığına uğramanız için bir neden yok aslında. Uzay siyah-beyaz değil ve bu fotoğraflar -belirttiğim gibi- gerçeğe yakın bir şekilde renklendiriliyor. Burada tek fark şu olabilir
Bunlarher yönüyle değil, olayı ilgilendiren yönüyle işlenir. Çevre betimlemeleri yalındır. Hikâyede zaman boyutu önemlidir. Zaman dilimi olarak kısa bir aralıkta hikâye başlayıp sona erer. Olay gerçek veya gerçeğe yakın ancak ilginç bir özelliktedir. Olay akışı düzenli, iç içe geçmeden sürer.
Öykü ya da hikâye, gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden
ehxcP. Öykü, belli bir olay örgüsü ve kişiye sahip bir yazı türü olarak bilinir. Düz yazı şeklinde yazılır ve kısa yazılar olarak bilinir. Kısa ve öz olan yazılardır ve okuyanda etki bırakırlar. Öykü Nedir? Öykü, düş ürünü ya da gerçek olan şeyleri düz yazı tekniğiyle kısa ve öz bri biçimde anlatma şeklidir. Roman gibi diğer yazı türlerine nazaran daha az kelime ve daha az kişi yer alır. Öyküde olayın geçtiği yer ve mekanlar sınırlıdır. Anlatım yoğunluk ile dolu ve özdür. Karakterler ise belli bir sayıda bulunur ve belli bir olay çerçevesinde gösterilirler. Öykü 19. yüzyılda gerçekçilik ve romantizm akımlarının etkisiyle daha yaygın bir edebi tür haline dönüştü. 20. yüzyıl başlarında ise öykü türü, çoğunlukla gazete ve dergilerde yer almaya başladı. Öykü Nasıl Yazılır? Öykü Yazılırken Dikkat Edilmesi Gereken Şeyler Nelerdir? Öykü yazarken dikkate alınması gereken pek çok nokta vardır. Bu noktalar şu şekilde sıralanabilir 1. En önemli nokta konu seçimi olarak bilinir. Yazıma başlamadan önce konu belirlenmesi, yazı yazmayı daha akıcı hale getirecek ve yazmayı kolaylaştıracaktır. Bu konular, hayat içerisinden de seçilebilir ya da tamamen kişinin hayal dünyasına ait de olabilir. Ancak önemli olan bir diğer nokta, konu seçimi yapılırken konuların gerçekliğe yakınlık taşımasıdır. 2. Karakter belirlemesi bir diğer önemli unsurlardan biri olarak bilinir. Gerçek bir olaydan çıkılarak yazılan yazılar, kişilerin gerçek ismi kullanılarak da yazılabilir. Kurgu ile alakalı bir öykü yazılacaksa oluşturulan isim ve karakterler konu ile bağlantısı bulunması gereken şeylerdir. 3. Bakış açısı, konunun gidişatı ve öykünün akışına göre belirlenmelidir. Anlatımı bozmayan bir bakış açısı olmalıdır. 4. Öyküde yer alan konunun nerede ve ne zaman olduğu da kilit konulardan biridir. Anlatılmış olan konu ve olayların mekanları uygun bir şekilde seçilmelidir. Zaman kavramı olayın yeri kadar önemli olmasa da öykülerde yer verilebilen noktalardır. 5. Anlatım tekniğine bakıldığında ise öyküler öyküleme tekniğiyle yazılan yazılar olarak bilinir. Olay örgüsü kişiye öyküleme yöntemiyle aktarılmalıdır. Bazı zamanlar betimleme tekniği de kullanılarak zihinde canlandırma yapılır. 6. Yalın ve sade bir dil öykü yazarken unutulmaması gereken şeylerdir. Bu noktalar öykünün akıcı ve sade olmasını sağlar. Öykü Yazım Kuralları Nelerdir? Öykülerin özellikleri şu şekilde sıralanabilir 1. Yer, olay, zaman ve mekan kavramları önemli bir yer tuttuğu için öykü içerisinde yer almalıdır. 2. Seçilen konular tamamen gerçek olmasa da gerçeğe yakın olmalıdır. 3. Yazım ve imla hatalarına dikkat edilmelidir. Bu gibi durumlar okuyucuyu öyküden soğutabilir ve akıcılığı ortadan kaldırır. 4. Dilin kullanımı oldukça önemlidir. Etkileyici bir anlatım sergilendiğinde bu okur tarafından da fark edilir. 5. Karakterlerin canlılığını yansıtmak önemlidir. 6. Olayların inandırıcılık payının olması da büyük önem taşır. 7. Gereksiz süsleme ve gereksiz sözcüklerden uzak bir anlatım olmalıdır. Öykü Örnekleri Öykü örneklerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir 1. Sait Faik Abasıyanık - Birtakım İnsanlar 2. Şemsi Bey - Nazlı Eray 3. Sait Faik Abasıyanık - Alemdağ'da Var Bir Yılan 4. Füruzan - Parasız Yatılı 5. Bilge Karasu - Göçmüş Kediler Bahçesi 6. Refik Halit Karay - Memleket Hikayeleri 7. Haldun Taner - Ayışığında Çalışkur
Hikaye Nedir? Hikayenin Özellikleri Nelerdir? Hikaye, insan hayatının bir kısmını yer ve zaman kavramına bağlayarak anlatır. Genel olarak anlatmaya dayalı bir tür olan hikaye, çoğu zaman bir takım olaylara ve şahıslara da yer verdiği için bazen romanla bir arada değerlendirilebilmektedir. Hikâyede olay ve durum bulunmaktadır. Olay ve durumlar şahıs kadrosuna bağlanır; olay veya durumun ortaya konduğu mekan ve zaman belirtilir. Sürükleyici ve etkileyici anlatım ile işlenir. Hikaye, kendine özgü yapısı itibarı ile diğer edebi türlerden farklıdır. Fazlalığı kabul etmeyen birtakım ölçüler zaman zaman şiire yaklaştırmıştır. Belirli dönemlerde romancılar için bir basamak olarak görülen hikaye, gelişerek ve Ömer Seyfettin’den Sait Faik Abasıyanık’a uzanan bir yoldan ulaşarak günümüze gelmiştir. Bu hikayelerin bazı özellikleri aşağıda listelenmiştir. Hikaye Nedir? Hikaye ya da öykü, gerçek ve gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır. Hikaye, Avrupa’da ayrı bir tür olarak Orta Çağ’ın sonlarında İtalyan yazar Boccacio’nun Decameron kitabı ile ortaya çıkmıştır. Bu kitap dışındaki kaynaklar arasında, MS II. yüzyılda Hint edebiyatında ortaya çıkan Pançatantra’nın XIII. yüzyılda Toskanalı Pedro de Alfonso tarafından yeniden yazılmış hâli olan La Disciplina Clericalis ile o dönemde birçok dilde çevirisi olan Yedi Bilgenin Kitabı Livre des SeptSages ve şövalye hikâyeleri olduğu tahmin edilmektedir. Decameron ile kullanılan çerçeve hikâye tekniğinin Doğu Hint kaynaklı olduğu açıktır. Boccacio eseriyle, İtalya’da bulunan birçok takipçisinin yanında, bütün Avrupa’yı etkilemiştir. Hikayenin Özellikleri Nelerdir? Hikayelerin özellikleri aşağıda listelenmiştir Hikayede düşündürmekten ziyade duygulandırmak ve heyecanlandırmak ön plandadır. Hikayelerin olay ve durum olmak üzere iki ayrı türü vardır. Olay hikayelerinin serim, düğüm ve çözüm bölümleri vardır. Guy de Maupassant, olay hikayelerinin en başarılı örneklerini verdiğinden Maupassant tarzı hikayeler olarak bilinir. Durum hikayelerinde olay örgüsünün önemi azaltılmıştır. Olay örgüsü, özenle seçilmiş olaylardan seçilmez. İnsanın her yerde ve her insanın yaşayabileceği basit ve sıradan durumlar anlatılır. Anton Çehov, durum hikayelerinin en başarılı örneklerini vermesi sebebiyle Çehov tarzı hikaye olarak bilinir. Hikayede olay örgüsü diğer yazı türlerinde olduğu gibi üç bölümden oluşur. Ancak bütün hikayelerde bu örgü kullanılmayıp başlangıç ve sonuç bölümleri bulunmamaktadır. Olay örgüsünün tanımları liste halinde aşağıda verilmiştir. Serim Hikayenin giriş bölümüdür. Bu bölümde olayın geçtiği çevre, kişiler tanıtılarak ana olaya giriş yapılır. Düğüm Hikayenin tüm yönleriyle anlatıldığı en geniş yönüdür. Çözüm Hikayenin sonuç bölümüdür. Anlatılan hikayenin sona erip merak uyandırarak sonuca bağlanır. Hikayenin Türleri Nedir? Modern hikâye, iki asırlık tarihi içinde iki ana tarzda belirginleştirmiştir. Bunlar, Maupassant tarzı hikaye vaka - olay hikayesi ve Çehov tarzı hikaye kesit hikayesi olarak ayrılır. Tanzimat döneminden sonra ilk örnekleri görülmeye başlanan modern Türk hikayesi de büyük ölçüde bu iki tarza bağlı olarak gelişir. Aynı dönemde yaşamış olan Maupassant ve Çehov, realist yazarlardandır. Ancak Maupassant ve Çehov’un bu anlayışı edebi eserlere yansıtışları, ve buna bağlı olarak ortaya koydukları hikaye türü birbirlerinden farklıdır. Bu farklılıklar aşağıda listelenmiştir. Çehov tarzı hikayede klasik bir yapı bulunmamaktadır. Özellikle giriş ve sonuç bölümleri ihmal edilir. Metin herhangi bir girişe gerek duyulmadan doğrudan olay örgüsü ile başlayabileceği gibi belirgin bir sonucu olmadan bitebilir. Maupassant tarzında bir mesaj verme kaygısı vardır. Maupassant tarzı hikayenin olay, vaka şahıs kadrosu olay örgüsünde olduğu gibi özenle seçilmiştir. Çehov tarzı hikayeden farklı olarak alalede bir şahıs kadrosu bulunmamaktadır. Maupassant tarzı hikayede içerik ve okuyucu karşısında amaç edinir. Ahlak dersinin amaçlandığı anlatılır. Çehov tarzı hikayede kısa öykü türü görülebilir. Olay örgüsünden herkes farklı bir hikaye çıkarabilir. Maupassant tarzı hikayede mekan-insan ilişkisi ön plandadır. Maupassant tarzı hikayede ayrıntılı bir şekilde mekan ve insan tasvirleri bulunur. Çehov tarzı hikayede anlatıcının yetkisi kısıtlanmıştır. Hikayenin Anlatım Tarzı Nasıldır? Hikayelerde birçok anlatım teknikleri kullanılmaktadır. Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan sunulur. Hikayenin anlatıcısı okuyucu ile eser arasına girmez. Bu teknikte kişilerin konuşmaları ve hareketleri yansıtılarak okuyucunun kendisini, eserin kurmaca dünyasında hissetmesi sağlanır. Bu teknikler, Gösterme tekniği; diyalog, iç konuşma veya bilinç akışı şeklinde olabilir Diyalog teknikleri, kahramanların karşılıklı konuşmalarına dayanan anlatım tekniğidir. Kahramanlar, sosyal statülerine uygun biçimde konuşturulur. İç konuşma iç monolog tekniği, karakterin duygularının ve düşüncelerinin, mantık sırasıyla, karakterin ağzından olduğu gibi anlatılmasıdır. İç konuşma tekniğinde, kahramanın duygu ve düşünceleri sesli düşünme şeklinde yansıtılır. Bu anlatım tekniğinde kahraman, karşısında biri varmış gibi kendi kendine konuşur. Bu teknik, karakterin iç dünyasının okuyucu tarafından anlaşılmasında çok önemli bir yer tutar. Bilinç akışı tekniği, kişilerin duygu ve düşüncelerini, herhangi mantıki bir bağ ve gramer kuralı endişesi taşımaksızın, düzensiz bir şekilde ve çağrışım ilkesi paralelinde doğrudan doğruya okuyucuya aktarmaktan ibarettir. Kişilerin iç dünyaları, o kişilerin kendi kendilerine konuşmaları şeklinde verilir. Yazar, okuyucuyu kahramanın iç dünyası ile baş başa bırakmayı hedefler. Bilinç akışı ile iç konuşma tekniği genellikle iç içe kullanılır. Geriye dönüş tekniği, hikaye anlatıcısı olayı içinde bulunduğu şimdiki zamandan alıp karakterin geçmişine ya da olayın meydana geldiği zamana gider. Kişiler ve olaylar hakkında bilgi verilirken kullanılabilmektedir. Geriye dönüş tekniği merak uyandırma, kahramanların ruhsal ve fiziksel durumlarının daha iyi çözümlenmesinde, olayların nedenlerinin açıklanmasında yazara büyük yarar sağlamaktadır. Hikaye Hangi Zamanda Anlatılır? Hikayede olayları okuyucuya aktaran bir anlatıcı bulunmaktadır. Anlatıcının olayları okuyucuya aktardığı zaman dilimine ’anlatma zamanı’ denmektedir. Vaka olay zamanı, hikayenin başlama noktası ile bitiş noktası arasında geçen zamandır. Vaka zamanı, nakledilen olay örgüsünün içinde yaşandığı zamandır. Çoğu metinde zaman uzundur. Günümüz edebi eserlerinde ise zaman kısa tutulur. Bir kahramanın yaşadığı olaylar yıllar sürebilir veya bir günlük bir süreyi kaplayabilir. Anlatımın özelliğine göre zaman kavramı ve kullanımı değişmektedir. Hikaye Nasıl Başlamalıdır? Bir hikaye yazmaya başlanırken, hikayenin ne hakkında olacağı kararlaştırılmalıdır. Bir hikaye konusu veya senaryo üretilmelidir. Ardından karakterler oluşturulmalı, öne çıkan karakterler yaratılmalıdır. Olayları karakterlerin belirlemesi sebebi ile ana karakterler arası bir aksiyon yaratılmalıdır. Tüm hikayenin geçtiği mekan ilginç, dikkat çekici bir halde seçilebilir. Son olarak belirli bir tema halinde olayların gelişmesi gerekir. Birçok kısa hikâye bir temayı merkeze alır ve onu bir anlatıcının veya karakterin bakış açısından anlatır. “Aşk”, “tabiat” veya “kayıp” gibi geniş bir temayı ele alınabilir. Halk Hikayesi Ne Anlama Gelmektedir? Halk hikayesi, geleneksel bir içeriği olan, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan hikayelerdir. Gerçek ya da gerçeğe yakın olarak aktarılan olaylar, uzun soluklu bir şekilde yazar tarafından anlatılır. Genellikle gerçek yaşama uygun seçilen kişiler, sevgi ve kahramanlık konularında görev alır. Halk hikayeleri, daha kültürel gelişimi yüksek, üst zümreden seçilen bir çevre tarafından anlatılır. Nesir ve nazım karışımı bir anlatım vardır. Halk hikayelerinin genel özellikleri aşağıda listelenmiştir Aşk, sevgi ve kahramanlık konuları işlenmektedir. Olaylar halka hitap eder. Halkın anlayacağı sade bir dil ile okura sunulur. Hikayeler ortaya çıktıkları dönemin sosyal, siyasal ve kültürel özelliklerini yansıtır. Halk hikayeleri sözlü gelenek ürünleridir. Anonim olarak yazılmış olup ağızdan ağıza aktarılır. Halk hikayelerinin içinde masal, efsane, fıkra, dua, beddua, deyim - atasözü, bilmece vb. örneklerine rastlanabilmektedir. Halk hikayeleri genellikle mutlu bir son ile biter. Halk hikayelerinin Türk edebiyatında 16. yüzyılda yaygınlaştığı görülmektedir. Türk edebiyatında destan türünden halk hikayelerine geçiş eseri ’ Dede Korkut Hikayeleri’’ dir. Dede Korkut, Oğuz boyundan, yarı efsanevi bir bilge ve kendi adını taşıyan destansı hikâyelerin anlatıcısıdır. Hakkındaki bilgiler büyük ölçüde rivayetlere ve Dede Korkut Hikâyeleri’nde yer alan ifadelere dayanmaktadır. Hikâyelerinde Oğuzların geleneklerini, yaşantılarını ve çeşitli olaylar karşısındaki tutumunu anlatan Dede Korkut, hikayelerinde iyiliği, doğruluğu ve erdemli olmayı öğütlemiştir. Türk edebiyatının önemli halk hikayesi örnekleri aşağıda listelenmiştir. Köroğlu Hikayesi Danişmendname Kerem ile Aslı Emrah ile Selvihan Yaş Aralığına Uygun Hikayeler Nasıl Seçilmelidir? Hikaye, her yaştan insan için önemlidir. Ancak çocuk için vazgeçilmez bir olgudur. Çocuğun öykü yoluyla eğitimini sağlamak, onlara istenilen davranışları kazandırmak en kestirme yoludur. Günümüzde hikaye, bir hayat tarzı hâline gelmediği veya aileler öykünün önemini yeterince fark edemediği için, çocukların gelişiminde karşılaşılan olumsuzluklarda hikayenin yapıcı gücü ve rolü anlaşılamamaktadır. Çocuklar için yaş gruplarına göre hikayeler aşağıda listelenmiştir 1. Okul Öncesi Hikayeler 3-6 yaş Okul öncesi yaş grubuna dahil çocukların en önemli özelliği bir hikaye metnini, okunmasının yanında, kendilerinin de hikayede anlatılan olayı yaşamak istemeleridir. Hikayelerde anlatılan olay, çocukların yalnızca duygularına hitap etmemeli, onların gözlediği ve yaşadığı olaylardan seçilmelidir. Okul öncesi yaş grubu için yazılan hikaye metninde kullanılacak görsel malzemeler özenle seçilmelidir. Bu tasarımlar, resim, çizim ve fotoğraflar abartıdan uzak ve doğal bir yapıya sahip olmalıdır. Okul öncesi yaş grubu için önemli olan çocuğun kendi hayal dünyasını da kullanması ve olayın içerisinde kendisini hissetmesidir. Çocuklara hikayeleri sevdirmek, onları anlatılan olayın içine çekmek için, aşırılıklardan uzak durulmalıdır. Çünkü, bu yaş grubu çocuklarında her zaman bir denge arayışı hakimdir. İlköğretim Birinci Devresi 6-9 yaş İlköğretim birinci devresi yaş grubu eğilimleri içten dışa doğru çevreleriyle daha uyumlu bir ilişki kurma arzusu içinde oldukları görülür. Paylaşımcı ve paylaştırıcı özellikleri ön plana çıkmaya başlar. Etrafında olup bitenleri, nedenleriyle öğrenmek ve kendince bir sonuca ulaşma arzusu içinde olan çocuk, sadece gözlemci değil, aynı zamanda katılımcıdır. Bu sebeple bu yaş grubu çocuklar için yazılan hikayelerin metinlerinde bu özellikler dikkate alınmalıdır. Yazılan hikayelerin çocukların yaş seviyesine uygun olmakla birlikte, kurgusu sağlam olmalı, gereğinden fazla abartılardan ve çocuksu anlatımlardan uzak durulmalıdır. İlk Gençlik Devresi 10-14 yaş İlk gençlik devresi yaş grubundaki çocuklar büyüklere yönelik hikaye metinleri ile çocuk hikayeleri arasında köprüdürler. Diğer yaş grubuna bağlı çocuklarda hikayeler genellikle hayal ürünü iken, bu yaş grubuna yönelik hikayeler daha gerçekçidir. Çocukların genel psikolojik özellikleri de dikkate alındığında, değişken bir ruh yapısına sahip oldukları için kimi zaman olgun kimi zaman çocuksu davranışlara sahip olabilirler. Bu yaş grubundaki tutarsızlıkların sık görülmesi, onlara yönelik yapılan her türlü eğitim faaliyetlerinin özenli olmasını gerekli kılmaktadır. Çocuklar kendi yaptıkları işlerin beğenilmesini isterler. Okudukları öykülerin büyükler tarafından beğenilerek okunmasından mutluluk duyarlar. Hikayelerin Çocuklar için Etkisi Nedir? Hikayelerin çocuklar için faydaları aşağıda listelenmiştir. Hikaye kitapları çocukların okuldaki akademik başarılarına katkı sağlar. Hikaye kitapları çocukları iyi bir dinleyici yapar. Hikaye kitapları çocukların sözel becerilerini geliştirir. Hikaye kitapları çocuklara çeşitli erdemler aşılar. Hikaye kitapları çocukların hayal dünyasını geliştirir. Hikaye kitapları çocukların hafızasını geliştirir. Arkadaşlık, İyilik, Dürüstlük Gibi Özelliklere Sahip Hikayeler ve Katkıları Nedir? Çocukların doğduğu günden itibaren gördüğü, duyduğu, deneyimlediği her şey onlara hızlı bir öğrenme zenginliği sağlar. Tecrübe ettikçe hayatı anlamlandırmaya başlarlar. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilk olarak anne-babadan aile içinde tepkilerle karar verir. Anne-babalar ise çocukların gelişimine etkili kaynaklardan yardım alırlar. Bu kaynaklar çocuk hikayeleri, masallar, oyuncaklar, çizgi filmler ve romanlar olabilir. Çocukların gelişimine katkı sağlayan hikaye kitaplarına örnekler aşağıda verilmiştir. Üç Kedi Bir Dilek YKY Arkadaşlık, dostluk / 3+ yaş İyi Yürekli Dev Memo İş Bankası Fedakarlık / 5+ yaş İyilik İş Bankası Nazik olmak, iyilik / 3+ yaş Yağmurdan Korkan Şemsiye Nesin Cesaret, korku / 5+ yaş Tombik Ayı Serisi Pearson Sevgi, paylaşım / 2+ yaş Karganın Eskici Dükkanı Kırmızı Kedi Çocuk Tutumlu olmak 4+ yaş İncir Uçtu Kırmızı Kedi Çocuk Özgüven kazanmak / 5+ En İyi Hikaye Kitapları ve Yazarları En iyi hikaye kitapları ve yazarları aşağıda listelenmiştir. Kral Şakir 9 Muhtişim Dedektifler – Varol Yaşaroğlu Köpük ile Pıtır - David Bedford Sevginin Gücü - Caroline Richards Kaybolan Eldiven - Sharon Harmer Ayı Kim Çaldı - Helen Stratton Would Küçük Meşe Palamudu - Melanie Joyce Utangaç Ayı Monti – Duncan Beedie Hortumuma Çörek Kaçtı! - Helen Stratton Would Babamın Battaniyesi - Sara Şahinkanat Mor Bir Fil Gördük Sanki – Varol Yaşaroğlu Nohut Adam – Anıl Basılı Her Şeye Hayır Diyen Aslan – Christine Beigel Hikaye ile Masal Arasındaki Fark Nedir? Hikayelerde tekerlemeler ve kalıplaşmış ifadeler kullanılırken, masallarda bu unsurlara yer verilmez. Masallar nesir, halk hikayeleri manzum - nesir karışıktır. Masal olağanüstü olaylar ve kişiler üstüne kurulur, hikayeler genellikle olayları ve kişileri hayattan alır. Masallarda aşk, ölüm, hasret, yoksunluk ya da haksızlık temaları bulunmaz. Hikayelerde bu konulardan yararlanılır. Masalda milli ve dini motifler bulunmaz, hikayelerde ise kısmen yer alır. Masal kişileri her çağda ve her yerde yaşayabilir. Hikayedeki kişiler ise sosyal durumları ve kimlikleri ile az çok bilinir. Hikayeler masallara göre daha gerçekçi mekanlarda geçer. Masallar tamamen hayal ürünü konumlarda bulunabilir. Hikayelerde zaman kavramı tahmin edilebilir bir unsurdur. Masalda hızlı ve kısa bir anlatım tekniği vardır. Masalın kurmaca olduğu başından söylenir. Hikayeler gerçekliğe daha yakındır. Hikaye ile Roman Arasındaki Farklar Nedir? Hikâye kısa ve orta uzunlukta bir yazı türüdür. Roman ise uzundur. Hikâyede kişi sayısı azdır. Romanda kişi sayısı fazladır. Hikâye olayların sebebini araştırmaz. Roman ise ele aldığı konuyu, bir mesele haline getirir. Hikâye tek konu üzerine kurulur. Roman tek bir konuyu bölerek, başka kişilere bağ kurarak geniştirir. Hikâye tek boyutludur, roman ise çok boyutludur.
Cevap Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olayları anlatan yazılar sorusunun cevabı ÖyküHikâye, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olayları veya durumları ilgi çekici bir biçimde anlatan kısa yazılardır. Hikâye ya da öykü, gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır. Bu tarzın bizdeki en önemli temsilcileri Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Reşat Nuri Güntekin'dirAnlatıcı ve Bakış Açısı Hikâyede, olay veya durumları aktaran, anlatan kurmaca kişilik “anlatıcı” olarak adlandırılır. Anlatıcı, yazarın dışında yer alan ve yalnızca o hikâyeye özgü olarak kurgulanan bir kişiliktir. HikayeÖykü Özellikleri 1. Hikaye, gerçek yaşamda olmuş ya da yaşanması muhtemel olayları estetik zevk verecek şekilde anlatır. 2. Romanlara göre tek bir olay daha kısa bir olay örgüsüyle anlatılır. 3. Öykülerin olay ve durum olmak üzere iki ayrı türü İlk hikaye örneği Boccaccio’nun yazmış olduğu Decameron adlı Türk edebiyatındaki ilk hikaye örneği Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayet’dir. 6. Batılı anlamda ilk hikaye örneğimiz ise Samipaşazade Sezai’nin Küçük Şeyler adlı kitabıdır. 6. Hikayeler dört yapı unsurundan oluşmaktadır olay, kişi, zaman ve mekan. 7. Romana göre kişi sayısı daha azdır. 8. Öyküler serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşmaktadır. 9. Kişiler, öyküde gösterdikleri özelliklere göre tip ve karakter olarak ikiye ayrılır.
Şimdi ki yazımızda değineceğimiz konulardan biri olan gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatı olan hikaye hakkında bilgi vereceğiz. Peki hikaye nedir, hikaye özellikleri hakkında sizlere en ayrıntılı bilgileri vermek adına sizlere bu yazıyı hazırladık. Yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayların bir yazar tarafından okuyucuda heyecan, zevk uyandıracak şekilde kısaca anlatıldığı edebi metinlere hikaye ya da öykü denilmektedir. Ola çevresinde oluşan edebi metinlerden birisi olan hikayeler, sade bir olay örgüsüne dayanmakla beraber genellikle tek mekanda az sayıda kişiye yer verir ve özlü bir anlatım barındırır. Olayları kısa bir şekilde ele almasıyla birlikte öykülerin genellikle birkaç sayfadan oluştuğu söylenebilir. Hikayeler uzun bir süre romanın bir parçası olarak değerlendirildi. Özellikle Tanzimat Dönemi’nin ilk yıllarına kadar herhangi bir olayı anlatan tüm eserlere hikaye adı verildi ancak roman kavramı bizde kullanılmaya başlanınca hikaye farklı bir tür olarak adlandırılmaya başlandı. Her ne kadar hikaye, romanla benzer özellikler gösterse de günümüzde hikayeler farklı bir edebi tür olarak değerlendirilmektedir. Dünya edebiyatında ilk hikaye örneği olarak kabul edilen eser 14. yüzyılda İtalyan yazar Giovanni Boccaccio’nun yazdığı Decameron adlı hikayedir. Edebiyatımızda ise ilk hikaye örneği Ahmet Mithat Efendi’nin yazdığı Letaif-i Rivayet’tir. Hikaye Özellikleri Nelerdir? 1. Hikaye yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayları anlatır. 2. Romanlara göre olaylar çok daha kısa anlatılır. 3. Hikayelerin olay ve durum olmak üzere iki ayrı türü vardır. 4. İlk hikaye örneği Boccaccio’nun Decameron adlı eseridir. 5. Türk edebiyatındaki ilk hikaye kitabı ise Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat’idir. 6. Hikayeler dört yapı unsurundan oluşmaktadır olay, kişi, zaman ve mekan. 7. Romana göre kişi sayısı daha azdır. 8. Hikayede plan şu şekildedir serim, düğüm ve çözüm. Hikaye Yapı Unsurları Nelerdir? a Kişiler Hikâyede yer alan olaylar, genellikle merkezde yer alan kişilerin çevresinde gelişir. Hikâyede kişiler, olay örgüsünde üstlendikleri işlevlere göre önemli hâle gelirler. Kişiler, olay örgüsü içindeki tutum ve davranışları ile bireysel veya toplumsal bazı değerleri temsil eder. Kişileri ve onların olaylar içinde kazandıkları özellikleri belirlemek hikâyeyi anlamakta önemli bir aşamadır. b Olay örgüsü Olaylar, gündelik hayatta her zaman yaşanabilecek gerçek durumlardır. Olay örgüsü ise kurgusal olayların edebî metinde sıralanışı ile oluşan bir düzenlemedir. Bu bakımdan olay örgüsü, edebî metinlerin kurmaca dünyasının önemli bir parçasıdır. c Mekân Hikâyede olayın oluştuğu, geliştiği çevre veya yere “mekân” adı verilir. Edebî metinlerde mekân, genellikle kişilerin psikolojik özelliklerini ortaya çıkarmanın bir aracı olarak kullanılır. ç Zaman Hikâyede olayların yaşandığı; an, saat, gün, mevsim veya yıl gibi ifadeler metnin zaman çerçevesini oluşturur. Hikâyedeki olayların kendine özgü bir zaman çerçevesi vardır ve tercih edilen zaman olayların akışını doğrudan etkiler. Hikâyelerdeki olaylar genellikle çok uzun zaman dilimlerine yayılmaz. Özellikle kısa hikâyede olaylar çok kısa zaman dilimlerinde oluşur ve tamamlanır. d Anlatıcı ve Bakış Açısı Hikâyede, olay veya durumları aktaran, anlatan kurmaca kişilik “anlatıcı” olarak adlandırılır. Anlatıcı, yazarın dışında yer alan ve yalnızca o hikâyeye özgü olarak kurgulanan bir kişiliktir. Anlatıcının, aktardığı olayla ilgili ayrıntılara hâkimiyeti ve ayrıntıları aktarma biçimi “bakış açısı” olarak ifade edilir. Bakış açısı, metinde seçilen anlatıcıya göre değişir. Hikâye ve romanlarda üç farklı anlatıcı ve onlarla birlikte gelişen üç bakış açısı vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir Performans/Proje Ödevleri; Aspirin Laboratuvarda Nasıl Yapılır, Aspirin Nedir? İdrarda Şeker Tayini Nasıl Anlaşılır, Şeker Tayini Nedir? Tarımda Kullanılan Hormonlar Nelerdir? Etki, Fayda ve Zararları Hakkında Bilgiler Sigara Dumanında Hangi Gazlar Vardır, İnsan Sağlığına Etkileri Nelerdir? Ağır Metal Nedir, Ağır Metallerin İnsan Sağlığı Üzerinde Etkileri Nelerdir?
Yaşanmış veya yaşanabilir bir olayı,belli kurallara bağlı olarak anlatan kısa yazılara hikayeöykü denir. Hikayede kişiler hayatlarının sadece bir yönüyle ele alınırlar. Olay veya kişilere ait ayrıntıya girilmez. Hikayede kişi ve olay sayısı azdır. Kimi zaman olaya gerek duyulmaz. Hayatın bir kesiti alınır. Bir "an" ın hikayesi oluşturulur, "insan gerçeği" bir iki yanıyla ele alınır. Hikaye, ilk olarak İlk Çağ Anadolu'sunda masala ve tarihi eserlere girmiştir. Hoşa giden , eğlendirici anlatım olarak gelişen hikayeye ,bu anlamıyla Homeros destanlarının ve Heredot tarihinin anlatımlarında rastlanır. Orta Çağ 'da özellikle Hindistan'da "Binbir Gece Masalları" yla sağlam bir hikaye geleneğinin varlığı bilinmektedir. Bu gelenek Arapça'dan yapılan çevrilerle Avrupa'ya yayılmıştır. Ancak bu çağ Avrupa'sında yaygın olan hikayeleri ,masal,efsane,rivayet anlatımlarından ayıramıyoruz. Hikaye türünün ilk büyük başarısını XIII. Yüzyılda İtalyan edebiyatında görüyo-ruz. Bu yüzyılda yazılan hikayelerin büyük çoğunluğu nüktelidir;Ancak serüven hikayeleri de az değildir. Hikayeye bugünkü anlamda ilk edebi kimliği kazandıran İtalyan yazar Boccacio –dur. Sanatçı , rönesans hikayecilerini de etkilemiştir. Rönesans'tan sonra hızla gelişen hikaye XIX. Yüzyılda edebiyatın en yaygın türlerinden biri olmuştur. Aynı yüzyılda, Tanzimat'ın ilanını takiben batının etkisiyle edebiyatımıza giren modern hikayeden önce Türk edebiyatının yüzyıllar süren sağlam bir hikaye geleneği vardır. Bir kısmı günümüzde de yaşayan halk hikayeleri , meddah hikayeleri , halk masal-ları bu geleneğin tanıklarıdır. XIV. ve XV. yüzyıllarda yazıya geçirildiği sanılan Dede Korkut Hikayeleri ,çağdaş hikaye tekniğine yakın kurgusu ve planıyla Türk edebiyatının batıdan geri-de olmadığını gösteren eserlerdir. Hikaye kelimesi ilk olarak Tanzimat'ta "roman" karşılığında kullanıldı. Bugünkü anlamda hikayelere ise "küçük hikaye" denir.
gerçek veya gerçeğe yakın bir olayı anlatan yazı