🎣 Kaçak Çayın Türk Çayından Farkı
GARANTİLİ KAÇAK ÇAY 27.Mart.2010 Cumartesi günü Kutlu Vatan Toprağı Şanlıurfa Türk Milleti için adeta yeni bir uyanışı, yeni bir kucaklaşmayı simgeleyen çok özel bir olaya şahit oldu.
DİYOR +32 2 588 99 65. 26K. TÜRK İFŞA & ENSEST & CİFT PAYLAŞIM. 6 дек 2021. SARISIN ÇITIR ÜYEMİZ. BU NUMARADAN HANDE'YE ULAŞABİLİRSİNİZ. +32 2 588 99 65.
Dünyada çay bahçelerinin tamamına kar yağan tek ülkenin Türkiye olduğunu belirten Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, bunun Türk çayı için büyük bir avantaj olduğunu söyledi.
Örneğin üç çeşit Türk çayından birinin yanına kırmızı erik soslu pişmaniyeli armut tatlısı cuk oturuyor. İsteyene panini, wrap ve mini cheeseburger gibi seçenekler olduğunu da
Uzman öğretmenlik maaş farkı! 01 Haziran 2022 14:41. aktan09. Uzman öğretmenlik maaş farkı! Arkadaslar mynette 1342 tl gosterior uzmanlık farkını ama bazı sitelerde de suanda bu katsayılar dolayı farkı 1719 tl gosterior,temmuzda 1900 u gecicegi ocakta bu rakamın 2500 tl olacağı söyleniyor!suanda gerçek rakam nedir
Kaçak çaya değinen Okumuş “Bir gıda ürünü kaçak yollardan geliyorsa hiçbir araştırma gerek görülmeden imha edilmelidir. En fazla zararı bize veriyor. İran çayından çekmediğimiz kalmadı. Şu anda yine yurt dışından gelen çaylar Mersin gümrüğünden transit geçiş diye gidip bize geliyor.” ifadelerini kullandı.
Zabıta gözlerine inanamadı! 7 paket kaçak çayın içinden 22.03.2022 - 13:18 Yayınlanma. 9 Paylaşım. Abone Ol. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri gelen ihbarı değerlendirmesi üzerine cadde üzerinde topladığı 7 paket kaçak çayın içinde çay yerine talaş çıktı. Ekipler, tutanak tutup ürünleri imha etti.
FQDpR6e. Çay, Anadolu’dan binlerce kilometre ötede keşfedilmesine karşın, bu topraklara geldiği andan itibaren kırk yıl hatırlı kahvenin tahtını sarsmış; en koyu muhabbetlerin “vazgeçilmezi” olmuş. Çay Osmanlı’yla ne zaman tanıştı? Çayın Osmanlı’ ya gelişi 19. yy sonlarını buluyor. Tarih yazarı Murat Bardakçı’ ya göre bu tanışma, İstanbul’ daki bazı dükkânların az miktarda çay ithal etmeye başlamasıyla olmuş. Çaya olan düşkünlüğü ile bilinen Hacı Mehmed İzzet Efendi’ nin “Çay Risalesi” kitabı ise 1879′ da İstanbul’ da basılmış. Osmanlı’da çay yetiştirmeye yönelik bilinen ilk ciddi girişim Sultan II. Abdülhamid dönemine rastlıyor. 1892’de yayınlanan “Coğrafyayı Sınai ve Ticari” adlı kitapta, dönemin Ticaret Nazırı Esbak-ı İsmail Paşa’nın aracılığı ile Çin’den getirilen çay fidanları ve tohumlarının Bursa’da ekildiği anlatılıyor ancak ekolojik koşulların uygun olmaması nedeniyle sonuç alınamadığı belirtiliyor. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde daha sonra bulunan ve Osmanlı’da çay tarımına ilişkin ilk arşiv belgesi olarak kabul edilen belgede ise, tohumların Japonya’dan getirtildiği yazıyor. Çay içen ilk Türk kimdi? Tarih kitaplarında Türklerin, Anadolu’ya gelmeden önce Orta Asya’da çayla tanıştıkları yazıyor. Kazan Tatar Türklerinden dil islahatçısı, Abdül’l-Kayyûm Nâsırî, “Fevakihü’l-Cülesâ” adlı eserinde, 12. yy’da Kazakistan’da yaşayan Türk şair Hoca Ahmet Yesevi’nin çayı içen ilk Türk olduğunu anlatıyor. Nâsırî, Hoca Ahmet Yesevi’nin misafir olduğu Türkmen komşunun evinde içtiği sıcak çayın yorgunluğunu giderdiğini ve “Hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar” diye dua ettiğini yazıyor. Çay, hangi bölgede nasıl içiliyor? Çay içme tarzları ise yörelere göre değişiyor. Örneğin, Erzurum ve doğusundaki illerde çay, açık renkli ve kaşıksız gelir ve “kıtlama” denen özel bir yöntemle içilir. Kıtlama, Kars ve Erzurum yöresinde üretilen büyük ve sert şekerlere verilen isim. Özel makaslarla, elle ya da ısırılarak koparılan ufak parçalar, dil altına konur ve çay içildikçe, eriyen şeker de tat verir. Eğer misafirseniz, siz “yeter” demedikçe çay sürekli tazelenir. Teşekkür edip, başka istemediğinizi söyleseniz bile mutlaka bir bardak daha ikram edilir. Bunun adı cırıldım yani zor çayıdır. Cırıldım çayını içmemek ise ev sahibine karşı büyük bir hakaret anlamına gelir. Güneydoğu’da genelde kaçak çayı içilir. Rengi koyu, tadı daha acıdır. Bardaklar da diğer bölgelere göre biraz daha büyük olur. Gümüşhaneliler orta, Trabzonlular ise az şekerli çayı tercih eder. Tokat’ta bardak ufak olsa da mutlaka dudak payı bırakılır. Rizelilere göre ise en güzeli Çaykur’un üretimi yani kendi çaylarıdır. Hangi biçimde içerse içsin Türklerin ortak tutkusu ise cam bardaktır. Rengini görmek, sıcaklığını hissetmek ve kaşığın cama vurduğunda çıkardığı sesi duymak ister çay içen. Deniz Gürsoy kitabında, Türkiye’de kullanılan bardakları “İnce belli, Aida ve lale biçimli” olmak üzere kabaca üçe ayırıyor ve Aida bardak isminin hikayesini anlatıyor “Rivayete göre Paşabahçe bu bardağı imal eder ve Aida serisi olarak reyonlara koyar. Fakat halk Aida’yı görmek istediği gibi yani Ajda’ olarak okur ve bardağın ismi böyle kalır”. Türkler çay tüketiminde dünyada kaçıncı? Çayı tutkuyla seven Türkler yılda kişi başına ortalama 2,3 kilogram çay tüketimi ile dünyanın en çok çay içen milletleri listesinde dördüncü sırada yer alıyor. 100 yıl önce kahvesiz yapamayan halkımız bugün ince belli cam bardaklarda çayını içmeden güne başlamıyor. Her bölgede sevilip içilse de, Türkiye’deki çayın vatanı Doğu Karadeniz Bölgesi. Bugün, Rize başta olmak üzere Trabzon, Artvin, Ordu ve Giresun’da, kimi zaman bin metreye kadar yükselen, 758 bin dekar alanda çay tarımı yapılıyor. Aslında bir Cammellia Kamelya türü olan çay bitkisinin bilimsel adı “Camellia sinensis” yani “Çin Çayı”… Doğu Karadeniz’de yetişen çayın en önemli özelliği, tarımında kimyasal mücadele yapılmaması nedeniyle pestisit böcek, mantar vs’ye karşı kullanılan kimyasallar kalıntısı olmaması. Bu ekolojik organik tarım için ciddi bir avantaj. “Dünyada çay bitkisine kar yağan başka bir ülke daha yok” diyor Çayeli Ziraat Odası danışmanı Ali Küçükislamoğlu “Yüksek tepelerin üzerlerinde yer alan çaylıklar kış aylarında kar altında kalınca bakteriler de yaşama imkânı bulamıyor. Bu nedenle tarım ilacı kullanımına da gerek kalmıyor”. Çay üreticisinin en büyük müşterisi devlet. Yetişen çayın yaklaşık yüzde 60’ı kamu kuruluşu olan Çaykur tarafından satın alınıyor ve işleniyor. 1984 yılına kadar tarım, üretim, işletme ve satışta tek yetkili kurum olan Çaykur, bugün çay pazarını diğer özel firmalar ile paylaşmak durumunda olsa da üretici, ürününü öncelikle devlete vermeyi tercih ediyor. Batıda içilen çayların tadı ve demleme süresi, Türk çayından daha farklı. “Demlikten Süzülen Çay” kitabının yazarı Deniz Gürsoy’a göre bunun nedeni kullanılan yaprakların körpeliği “Batıların içtiği çay yalnızca körpe yapraklardan ve çayın anavatanı olan yerlerde yetişen çaylardan yapıldığı için demini kısa sürede salıverme özelliğine sahip. Bizimkisinde daha alttaki körpe olmayan yapraklar da toplandığı için dem süresi uzuyor. Bir de ülkemizdeki çay tiryakileri çayın buruk tadını genzinde hissetmek istiyor. Dem süresi bu buruk tada erişmek için de uzatılıyor.”
Dünyada, en çok para bırakan şeylerden biri olan sıvı içecekler yeni pazarlar edinmek için kıyasıya mücadele içindeler. Bunun için zincir cafe markaları üretildi. Bu markalar dünyanın birçok yerinde öne çıktılar ve peşlerinden yerel cafeleri sürüklediler. Ülkemizde bu tür binlerce cafe var. Bir tür kıraathane/kahve kültürümüzün modern hali olan cafeler, yabancı sıcak içeceklerin temsilcileri oldular. Haliyle yerel cafelerde onları takip ettiler. Bugün orta yaş üstü insanları bu cafelere sokun orada sunulan içecek türlerinden sadece kahve ve çayı tanıdıklarını, diğerlerinin hiçbirinin adlarını dahi bilmediklerini göreceksiniz. Hala bu tüketim pazarı oturmuş değil ve yeni yeni ürünler kendilerine yer bulmaya çalışıyorlar. Dünyada, bu içecek çeşitlerinin içinde en önde olan kahve ve çeşitleridir. Ancak Türkiye’de durum tersinedir ve çay tüketimi baştadır. Diğer içeceklerin çayı tahtından indirmesi için çok uğraşılmış olsa da bunun başarılması mümkün olmadı. Diğer içecekler pazarını büyütürken çay tüketim pazarı da büyüdü. Ve bu pazar git gide daha da büyüyor. Bu durum gözlerin Türkiye çay pazarına dikilmesine yol açıyor. Herkes bu çok kârlı olan pazardan pay almak istiyor ve kıyasıya bir yarış söz konusu.. Bu yarışın birçok aktörü var; Başlangıçta Türk çayının tek adresi Çaykur’du. Sonrasında çay, özel sektöre de açıldı. Türk çayının üretimi ve tüketimi arttı. Bu arada bilhassa Doğu illerimizde de kaçak çayların pazar payı büyüdü. Bu çaylar kaçak yollarla geldiği için Türk çayından ucuzdu. Bir tür kaçakçılık üzerinden gelire dönüşen yabancı menşeli çaylar bu bölgelerde damak tadı oluşturdu ve kökleşti. Diğer yandan Türk çay sektörüne giren bazı özel firmalar Çaykur çaylarının oluşturduğu damak tadını gevşeterek pazar payını büyütme hedefiyle Türk çayı ile yabancı çayları harmanlayıp kendi markalarıyla piyasada yer edinmeye çalıştılar. Bu gibi girişimler yabancı çaylara olan ilgiyi artırdı. Bugün, çay tüketim pazarına baktığımızda artık yabancı menşeli çaylar resmî/gayri resmî önemli bir pazara sahip. Çoklaşan tüketici tercihleri nedeniyle de pazarda her tür aktör boy gösteriyor. Birçok gıda sektöründe olduğu gibi çay tüketim pazarında da sahtekarlar, hilebazlar, kaçakçılar, kolay kazanç elde etmek isteyenler bu pazarın içindeler ve tabir caizse uzun yıllardır bu pazarda at oynatıyorlar.. Bugün kuru çay pazarında mevcut olanlara bakılınca şu manzaralarla karşılaşırız; -Piyasadaki en pahalı Türk çayı olan Çaykur çaylarında git gide kalitenin düştüğü, en pahalı Çaykur çayının da diğerlerine benzemesinin yanı sıra eskiden beri yapılan bir sahtekârlığın sürdüğü, sahte Çaykur paketlerinin içinin kalitesiz çaylarla doldurulup piyasa sürüldüğü tahmin edilmektedir. – Çay atıkları, çay çöpleri ve 4. Sürgün denilerek koparılan odunsu çayların içine boya ve diğer renklendirici vs gibi ürünler katılarak elde edilen çaylar – Türk Çayı ile İran çayı gibi şeklen Türk çaylarına benzeyen çayların harmanlanmasıyla oluşturulan çaylar – Resmî yollarla ülkeye giren, ithal edilen markalı, yüksek fiyatlı patentli çaylar – Markalı yabancı çay paketlerinin sahtesini üretip, içine başka çaylar konulup, aynı fiyatlardan satışa sunulmuş çaylar – Türk markası olup, içine ithal çayların konduğu ve yabancı çay diye Türkiye’de satılan çaylar – ihraç kaydıyla ithal edilip,Türkiye’de organize ve serbest bölgelerde paketlenip ihraç edilen ve aynı zamanda aynı markalarla yurt içinde de satılan yabancı çaylar – Kaçak yollarla yurda sokulup hem yabancı markayla, hem Türk patentli yabancı isimli markayla satılan çaylar – Kaçak çayla harmanlanmış Türk çayı diye piyasaya sürülmüş çaylar – Çeşitli isimler altında açık olarak satılan çaylar. ….. Şu an kuru çay pazarındaki mevcut tablo bu.. Bu tabloyu analiz ettiğimizde şöyle bir sonuçla karşılaşırız; -Türkiye kuru çay tüketim pazarı cazip hale geldiği için rekabet kızışıyor -Ülkeye kaçak çay girişi hızla devam ediyor -Çaykur kaliteli çay üretemiyor ve bu durum kaliteli çay arayışını hızlandırıyor. -Çay sektöründeki özel kuruluşlar kaliteyi yükselterek para kazanmanın zor olduğunu gördükleri için, çay üzerinden para kazanmak adına çeşitli yollara baş vuruyorlar. Bu sonuçlardan da anlaşıldığı gibi piyasada çaydan en kolay kazanç yolu, hile yapılarak üretilen çaylardan ve kaçak çaylar üzerinden sağlanıyor.. Peki çay ülkeye hangi yollarla kaçak olarak giriyor? – Kaçak Çay yolunun birincisi serbest bölgeler, organize bölgeler; Art niyetli firmalar yabancı menşeli çayları ihraç kaydıyla serbest bölgeye indiriyorlar, burada paketleyip yurt dışına satacaklarını beyan ettikleri için vergi ödemiyorlar. Ancak bu çayın ya tümünü ya da bir kısmını yurt içinde satıyorlar. Değişik, kirli yöntemlerle çayı ihraç ettiklerini gösteriyorlar. – Kara yoluyla transit geçiş yani başka ülkeye çay götürdüklerini beyan edip bu çaya vergi ödemeyip, içeride satıyorlar. Bu tırların plakaları başka tırlara takılıyor ve gümrüklerden çıkIş yapıyor. Bazın çay tırlarının izi bulunamıyor veya sınırlardan çıkmış gibi görünüyorlar. -Bilhassa Doğu sınırlarımızdan at, eşek sırtında diğer kaçak ürünleri gibi çay getiriyorlar. – Sınır ticaretinden çıkarılmış olmasına rağmen kontrollerden bir şekilde geçerek yurda sokulan, yolcu beraberinde vergisiz yabancı çay getiriyorlar. -Eksik ve farklı beyanda bulunup gümrüklerden bir şekilde fazla çay geçiriyorlar. – Geçmişte ortaya çıkarılan gümrük rüşvetlerinden anlaşıldığına göreBir tek faturayla onlarca çay dolu tır yurt dışından yurda sokulmuştu. Bu ve benzeri yöntemlerle her yıl ülkemizde ürettiğimiz kuru çayın üçte biri kadarının da yurt dışından kaçak olarak yurdumuza girdiği tahmin edilmekte.. PEKİ BUNLARI ÖNLEMEK İÇŞN NELER YAPILMALI Öncelikle şunu belirtmeli; Çay ithali oldukça zorlaştırılmış, ithal çay fiyatlarına alt sınır ve %145 vergi konmuştur. O nedenle birilerinin belirttiği gibi ithal çayların Türk çayıyla harmanlanması cazip değildir. Harmanlanmış çay içindeki yabancı menşeli çay kaçak değilse cazip olmaz. O nedenle ithal çay konusu bu tartışmaların dışındaki bir tartışmadır. Yapılacaklara gelince; -Harmanlanmış çayların içindeki çaylar ve oranları paket üzerinde belirtilmelidir. -Açık çay satışları yasaklanmalıdır. Zira bunların denetimi hassas şekilde yapılmadığı İçin menşeleri belirsizdir. -Bireysel analiz için analiz merkezleri kurulmalı, satın aldığı çaydan kuşkulanan kişi bunu ücretsiz tahlil yaptırabilmelidir. – Piyasada yabancı isimle satılan çayları da ilgili bakanlı tahlil etmeli, içlerinde ne olduğu kamuoyuna açıklanmalıdır. Bugüne kadar bakanlık sadece bazı Türk markalı çayları tahlil ederek içlerinde boya ve katkı maddesi olanları teşhir etmiştir. Oysa, yabancı markalı çayların içinde sağlığa zararlı her türlü katkı maddesinin olduğu iddia edilmektedir. – Marka kontrolleri sıklaştırılmalıdır. Bazı firmaların paketlerinin sahteleri basılmakta içleri kötü çayla doldurulmaktadır. Bu durumdan Srilanka çay konseyi bile şikayetçi olmuş, Türkiye’de satılan Srilanka menşeli çayların sahtelerinin üretildiğini basın yoluyla duyurmuşlardır. -Kaçak çayları satın alanlarla, onlarla işbirliği yapanların tespiti halinde sektördeki faaliyetleri yasaklanmalıdır. -Çay kaçakçılarına verilecek cezalar artırılmalıdır. -Çayın güvencesi olan Çaykur ikinci satıcıya paketsiz, torba çay satmamalıdır. -Gerek gümrüklerde, gerekse çay fabrikalarında, paketlemelerde denetimler sıkılaştırılmalıdır. -Türk çayı paketleyen paketlemeler çay ihtisas gümrüğünün olduğu bölgede olmalıdır. – Kuru çay üretimi çeşitlendirilmeli, pazardaki yabancı çayın pazarı daraltılmalıdır. Böylece bu pazarın kaçakçılar için cazibesi kısmen azalacaktır. Elbet bu tedbirler çoğaltılabilir. Önemli olan bu mücadelede kararlı olmak, kimseye hiçbir şekilde göz yummamak. OKUNMA Bu Haber 278 Kez Okunmuş.. YORUM YAZIN
“TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Merkezinden, “KAÇAK ÇAY HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI” yapıldı. Bilindiği üzere, kaçak çay özellikle güney ve doğu illerimizde fazlasıyla tüketilen ve damak tadında alışkanlık haline gelmiş bir temel tüketim mallarından birisidir. Dün tüm basın ve televizyon haberlerinde önemli bir haber başlığı; “KAÇAK ÇAYA DOMUZ KANI KARIŞTIRMIŞLAR” anonslarıydı. Daha önce defalarca kez, “TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Merkezince, kaçak çayın zararları ve içerinse katılan insan sağlığına zararlı maddelerin bulunduğuna ve kesinlikle halkımızın bu çayı içme alışkanlığından vazgeçmesine dair, basın açıklamaları ile, konferanslar verilmişti. Hatta bu konudaki açıklamaları yüzünden, “TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Başkanı, Prof. Dr. Öner SAMANLI basın açıklamasında bulunduğu Adana’da, faili meçhul birkaç kişinin saldırısına uğramıştı. Şimdi yine gündeme düşen haber esasında şaşırtıcı ve kesinlikle de bizleri hayretlere düşürücü bir olay değildir. Haberlerin detaylarını incelediğinizde, görünen o dur ki; kamu görevlilerine verilen rüşvetler ayyuka çıkmaktadır. Bir toplumun kamu görevlisi rüşvet alarak, yaşadığı toplum bireylerinin sağlığı ile oynayanlara göz yumuyor ise bu konu üzerinde çok düşünülmesi gereklidir. Bu durum kesinlikle bir toplumsal etik bozukluğunun ve kamu görevlileri arasındaki ücret dengesizliğinin yahut da tatminsizliğinin bir göstergesidir. “TÜKORDER” TÜKETİCİYİ KORUMA VE BİLİNÇLENDİRME DERNEĞİ GENEL BAŞKANI, PROF. DR. ÖNER SAMANLI BASIN AÇIKLAMASINDA BULUNDUĞU İZMİR’DEKİ AÇIKLAMALARI ŞÖYLEDİR; “ Van İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nce son yılların en kapsamlı çay kaçakçılığı operasyonu gerçekleştirilmiştir. Van, Hakkari, Adana, Mersin, Rize, Şırnak gibi merkezlerimizi kapsayan 49 ayrı noktaya yapılan eş zamanlı operasyonlarda aralarında polis, jandarma ve kamu çalışanlarının da bulunduğu 32 kişi çay ve kuruyemiş kaçakçılığından gözaltına alınmıştır. Operasyonda 20 milyon TL değerinde 1 milyon 473 bin kilogram kaçak çay ile 40 ton kuruyemiş ele geçirildiğine tüm kamuoyu şahit olmaktadır. Van Gürpınar Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, Van İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerinin koordinasyonunda gerçekleştirilen operasyonda, aralarında rütbelilerin de bulunduğu yaklaşık 300 asker bu operasyona katılmış, 6 aylık teknik takip sonucu, günü, operasyon için düğmeye basıldığında, acı ve gerçek tablo ortaya çıkartılmıştır. Baskınlarda aralarında polis, asker ve kamu görevlilerini de bulunduğu 32 kişi gözaltına alınmıştır. Şimdi bu habersel açıklamaya dikkat buyurunuz !.. Bu olay neden su yüzüne çıkmıştır. Kesinlikle ve kesinlikle rüşvet alanlar tatmin olmamıştır. Tatmin edilmemişlerdir. Yahut da bir kısmı menfaatlenirken diğerleri menfaatten vareste tutulmuşlardır. İşte bu durum bizlerin yıllardır söylediklerimizin doğrulanmasıdır. İki üç yıllık kamu görevlisinin altında, son model araçlar bulunmaktadır. Adres gösteriyorum. Doğunun tüm illerinde görev yapan, asker ve polislerin gelir ve gider dengelemelerinin izlenmesi gerekmektedir. Yıllardır yinelediğim gibi yine altını çizerek söylüyorum ki; asker ve polis gibi birçok görevlinin araçları çenç’ tabir edilen, ruhsatlarıyla oynanılmış, bulunamayan kayıp araçlardır. Bunları alan da satanda bilmekte olduğu halde kimsenin müdahale etmek gibi bir düşüncesi de bulunmamaktadır. Kaçak çay nedir, bunlar uzak Asya’dan getirilen yahut da ülkemizde toplanan çayların özellikle de niteliksiz ve ekspertiz incelemelerinden geçer not alamayan sağlığa zararlı olanlarıdır. Bu çaylar üzerine de kimyasal işlemler ve katkılar kullanılarak renklendirilmeleri ve buruk tad vermeleri sağlanmaktadır. Kullanılan tüm katkı maddeleri, insan sağlığı için öldürücü özelliklerdedir. Bunlar insanlarda ileriki yıllarda ortaya çıkacak olan ölümcül virüsleri taşımaktadırlar. İnsanların yaşamında kanser riskini oluşturucu zararlı katkı maddelerini yine sözde insan bildiğimiz ticari ahlaksızlar yaparlarken, bunları da başıboş bırakanlar kamuda görevli bulunan ahlaksızlardır. BUNLARIN SORUMLULARI, ÜLKEYİ SİYASETEN YÖNETEMEYEN İDARESİZLERDİR. Allah insan ve hayvan sağlığını önemsemeyenleri ıslah eylesin !.. Her zaman ve her yerde söylediğim gibi, “Türk, Türk Çayını İçer !’ Ben “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” Söylemindeki bir Türk vatandaşıyım ve daima Türk Çayı içiyorum. Çünkü sağlığımı ve insanlığımı önemsiyorum. Kaçak çaya hayır !... Tarım Bakanlığının acilen, “Türk’üm Türk Çayı İçerim” ve benzeri içerikleri bulunan afişlerini, yurt genelindeki tüm çay ocakları, kafeterya ve kahvehanelere asmış olmasını bekliyoruz.” diyerek basın açıklamalarını tamamlamıştır. BİLİNDİĞİ ÜZERE TÜM SAĞLIK UZMANLARININ ORTAK GÖRÜŞÜ; Kaçak çay, mide asidini çok fazla arttırdığı için reflüye yol açabildiğine ilişkindir. Özellikle Güneydoğu’da reflü çok sık görülmektedir. Reflüye, aşırı sigara içilmesi, bol acılı, baharatlı ve yağlı yemekler ile alkol tüketimi yol açabilmektedir. Türkiye’de aleni şekilde satılan ve imsiye de muamma olan “Kaçak ÇAY ?” aşırı şekilde tüketilmek üzere piyasalara sürülebilmektedir. Bu kaçak çaylara kimyasal boya maddesi ve tavşan, at, eşek, domuz vb. hayvanların kanlarının katıldığı sık sık ileri sürülüyor. Kimyasal boya maddelerinin de kanser yaptığı biliniyor. Kaçak çay, mide asidini çok fazla arttırdığı için de reflüye yol açabiliyor. “TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Başkanı, Prof. Dr. Öner SAMANLI, basın açıklamasında da izah ettiği gibi, aslında en güzeli yerli ve bilinen tanınan güven duyulan markalı çaylardan içmek gerekmektedir. Reflü hastalığının tedavisinin kolay olmasına rağmen önlem alınmaması halinde ileriki yıllarda kansere dönüşme riskinin yüksek olduğunun kesinlikle bilinmesi gerekir. BU HASTALIK DEVAMINDA İSE KANSERE YOL AÇMAKTADIR. Lütfen sağlığınızla oynamayın !... Kaçak çay içmeyin !... Sigara içmeyin !.... İçenleri uyarın !... Özellikle sigara ve çay, kahve içenleri daha şiddetle uyarın !... Sağlıcakla ve sağlıklı kalın. Saygı ve sevgilerimle. Semra ŞAHİN ANKARA “TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Merkezinden, “KAÇAK ÇAY HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI” yapıldı. “Türkiye’nin Tüketici Hattı, sayfasındaki yazım, aşağıdaki linkli “MİLLİYET BLOG” da da, yayındadır. Not 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince fikir ve görüşlerim ile makalelerim, telif hakları yasasına tabi olup, alıntı yapmak isteyenlerin lütfen yazılarımın linkini ve isim soy ismimi sayfalarındaki alıntının altına dipnot olarak koymaları kaydı şartı ile kaynakça kullanmalarında sakınca bulunmamaktadır. Aksi davrananlar hakkında suç duyurusunda bulunulacaktır.
Çay denildiğinde akla artık neredeyse gelse yeridir. Çayla yatıp çayla kalkıyor, ona methiyeler düzüyor, onu şımartıyor, onu duvarlara yazıyor ve hatta üşenmiyor nasıl demlendiğine kadar her şeyi araştırıyoruz. Bu yüzden çay konusundaki hassasiyetimizi bir sonraki boyuta taşımaya karar verdik. Türkiye sınırlarından çıkıp 27 ülkede bu çay nasıl içiliyormuş acaba diye merak edip hepsini bir araya topladık. Farklı ülkelerde farklı kültürlerle harmanlanan çayın en güzelini hangi ülke sınırlarında içebilirsiniz diye kendiniz karar verin. Kafamız çok karıştı biz baktıkça, hepsini denemek istedik, hepsini tatmak. Siz en iyisi çaydanlığın altına suyu koyun ve yazımızı okumaya başlayın çünkü sonunda gerçekten çaya susayacaksınız. Rusya'nın chay'ı Rusya'da ve Ukrayna'da çay içmek istediğinizde çok tanıdık bir çayla karşılaşabilirsiniz. Semaverde demlenen siyah çay, kupalarda servis edilir. Rusya'da çay içmenin en enteresan noktasıysa şeker yerine frambuaz ya da çilek reçeliyle karıştırılmasıdır. İngiltere'nin sütlü çayı Garipsediğimiz ancak adabına dair dahi bilgi sahibi olduğumuz İngiltere'nin sütlü çayı, süt ve siyah çaydan oluşur. Çayın rengi kırmızıdan karamel rengine döner. İngiltere'de çay içmek istediğinizde yanında mutlaka kurabiyegillerden tatlı vardır. Katar'ın karak chai'si Katar'da çay yapma merasimi en az bizimki kadar meşakkatlidir. Çay önce demlenir, içine süt koyulur ve tekrar kaynatılır. İki kez kaynatılmış çay, çay kupalarında servis edilir. Karak, Katar'ın milli içeceğidir. İçine ayrıca safran da eklenir. Arnavutluk'un qaj'ı Arnavutluk'ta çay tıpkı Türkiye'de olduğu gibidir. Çaydanlıkta demlenen çaylar ince belli bardaklarda servis edilir. Gürcistan'da da yine siyah çay kullanılır ve çay bardaklarında sıcak sıcak sahiplerine ulaşır. Tayvan'ın sütlü inci çayı Tayvan'dan dünyaya yayılan özel bir çaydır sütlü inci çayı. Tapioca bitkisinden elde edilen minik inciler sütle hazırlanmış çayın içine atılır. Tapiocalar çaya atılmadan önce bazen şekerle kavrulur. Yunanistan'ın tsai'yı Malesef ki Yunanca'da da çay, çay diye okunuyor. Sadece doğrudan ç sesi çıkarmak yerine tz sesi çıkartılıyor. Yunanistan'da hem siyah hem de bitki çayı oldukça yaygın. Hatta evlerde kendi harmanlarını yapan anneanneler de mevcut. Vietnam'ın tra chanh'ı Vietnam'da çay içmeye karar verirseniz siyah çaydan ziyade bitki çaylarıyla karşılaşacağınızı hatırlatmamız gerekir. Lotus çiçeğinin içine eklenen ve yöresel olarak değişiklik gösteren baharatlarla baharlanan çay, sıcak suya atılıp demlenerek servis ediliyor. Japonya'nın matcha'sı Matcha çayıyla sizleri tanıştırdığımıza göre içimiz rahat. Yeşil çay tohumlarından hazırlanan her derde deva çaydır. Toz halinde olduğu için yoğunluğu yüksektir. Ayrıca yeşil renkte olduğu için fotoğraflarda oldukça fotojeniktir. Fas'ın naneli yeşil çayı Çay içilecek olan bardağın içine nane konulur, üzerine güzelce demlenmiş yeşil çay. Mis gibi nane kokusu yükselir, çay daha da yeşillenir. Fas'ta çay içmek böyle bir deneyimdir. Tayland'ın cha yen'i Özel Tayland çayı ve sütle harmanlanan, genellikle buzla servis edilen iç rahatlatıcı bir çaydır, cha yen. Sıcak Tayland günlerinde mis gibi serinletendir. Fransa'nın bitki çayı Çay yerine daha çok kahve tüketmeyi seven Fransızlar'ın çay tercihi de genelde bitki çayından yana oluyor. Fransa'da çaya değil çay bardaklarına aşık olmak daha büyük bir ihtimal. Mısır'ın hibiskus çayı Mısır'da en çok tüketilen çay siyah çay ancak hibiskus çayı da azımsanmayacak derecede fazla tüketiliyor. Bu yüzden bir gün siyah çay bir gün hibiskus içerken bulabilirsiniz kendinizi. Moğolistan'ın suutei tsai Okurken sütlü çay dediğinizi duyar gibiyiz. Suutei tsai, tavada ıstılan çayın içine konulan süt ve tuzu anlatıyor. Yani tatlı değil tuzlu bir çay. Yani süt aşı gibi. İran'ın siyah çayı Çaydanlık sistemiyle çay hazırlayan bir ülke daha. İran'da çay içmek isterseniz ince belliye benzeyen bir bardakta siyah çay içiyorsunuz. Yanına gelen hurma ise mis gibi lezzetli, şekere gerek kalmıyor. Endonezya'nın teh'i Siyah ya da beyaz çayın yaygın olarak tüketildiği Endonezya'da şişelenmiş yasemin çayının olduğunu söylesek şaşırıp şaşırmama kısmını size bırakırız. Soğuk tüketiniz. Suudi Arabistan'ın shai'ı İran'da olduğu gibi Suudi Arabistan'da da çay bildiğimiz siyah çaydır ve yanında yine hurmayla verilir. Hurma bazen ezme şeklinde bazen de tane şeklindedir. Brezilya, Portekiz, Uruguay ve Arjantin'in chimarrao'su, matte'si Brezilya'da en yaygın olan chimarrao, Portekiz ve Arjantin'de matte'ye dönüşür. Kurutulmuş yerba yapraklarından hazırlanan çay, metal bir pipetle metal bir kaptan içilir. İçindeki metal pipeti filtre görevi görür ve yaprakların ağza gelmesini engeller. Hindistan ve Pakistan'ın masala'sı Hindistan ve Pakistan'ın kültürel yakınlığı nedeniyle masala hem Hindistan'ın hem de Pakistan'ın en sevilen çayıdır. Amerika'nın ice tea'si Çayı daha çok soğuk olarak tercih eden Amerikalılar, çayı buzla karıştırıp üzerine bir de limon atıyorlar. Hafif bir tat elde etmek için de birazcık soda koyuyorlar. Çin'in tieguanyin'i Çin'de çay tüketimi oldukça yüksek ve farklı. Bitki çaylarının yanı sıra siyah çaydan ziyade Rooibos çaylarla da mutlu olan Çinliler'in isteyip de içemediği bir çay var "Merhametin demir tanrıçası" anlamına gelen çay tieguanyin. Nedeni ise oldukça pahalı olması. Tabii ki Türkiye'nin tavşan kanı
Kaçak çayın yoğun kullanıldığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ÇAYKUR'a ait çayların içilmesi noktasında çok daha kapsamlı çalışmalar yaptıklarını ifade eden Sütlüoğlu, şunları kaydetti "Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde daha önce Türk çayı içiliyordu, şimdi bu bölgeye yabancı menşeli çaylar girdi ve işgal etti. Bu işgali ortadan kaldıracak güçteyiz. Bu bölgede çalışmaları daha da sıklaştıracağız, 300 binin üzerinde eve ulaşmayı hedefliyoruz ve onlara ÇAYKUR çayını tattıracağız. Geçen sene Gaziantep ve Diyarbakır'ı pilot bölge seçmiştik. Bu sene bölgenin tamamında bu çalışmalarımızı yapacağız. Geçen yıl bu iki ilimizde önemli artışlar gerçekleştirdik. İnşallah bu yıl bu bölgedeki diğer vilayetlerimizde de önemli artışlar gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Kaçak çayın damak tadında bir çay yaptık. Bu çayın da testlerini bölgede yapıyoruz. Güneydoğu'da yaşayan kardeşlerimizin beğenisine sunuyoruz. Onlardan alacağımız geri dönüşlerle bu konudaki çalışmalarımıza yön vereceğiz"
kaçak çayın türk çayından farkı